"Bakın Alman 'biz Amerika'ya bağımlı olmak istemeyiz' diyor. Biz niçin Amerikan pistonuna bağlı kalalım.Bunun burada, kendi ülkemizde üretilmesi lazım." dediysek de anlatamadık."
Türkiye Laiktir, öyle de kalacaktır.
Bugün bir takım Siyasal İslamalar, "Devlet ve ordu Amerika'yla birlik olup İslam'ı ezdi" yalanını yayarken, Emekli Orgeneral, 1960-1966 arası Genelkurmay Başkanı, 1966-1973 arası Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 1969'larda şöyle diyordu: Bugünkü (1968-1969) -laik- okullar birer anarşi yuvası haline geldi. Bu -laik- okullardan yetişen gençlere memleket idaresi teslim edilemez. On yıl sonra bunların hepsi işbaşına geçecekler. Onlara nasıl güvenebiliriz? Hem biz laik okullara karşı İmam-Hatip Okullarını "bir alternatif' olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerleştireceğimiz kişileri bu İmam-Hatip- okullarında yetiştireceğiz.
Reklam
siyasal İslam.
27 Mayıs, 12 Mart ve 28 Şubat'ta kısa süren kesintiler dışında, son 60 yıllık geçmişimiz boyunca, devlet Amerika'yla elele verip İslam'ı ezmiş olmayıp, tersine Batı'yla, Amerika'yla elele verip Siyasal İslamcılığı desteklemiş ve Siyasal İslamcıları solun, Amerikan karşıtlarının, ulusal bağımsızlık isteyenlerin, Atatürkçülerin karşısına dikmiştir.
Ahmet Taşgetiren
Ahmet Taşgetiren'in Siyasal İslamcılığı Batı yayılmacılığına karşıt, ulusal bağımsızlıkçı bir akım olarak tanımlayıp, Siyasal İslamcılığa karşı olanları Batının maşası olarak gösteren bu yazısı, askerleri Batıyla elele verip İslamı ezenler olarak nitelendiriyordu. 1948 doğumlu Siyasal İslamcı yazar Ahmet Taşgetiren, İmam-Hatip Lisesi mezunu, Yüksek İslam Enstitüsü'nde okumuş ve 1968'de kurulan İslamcı Yeniden Milli Mücadele Hareketi içinde yer almış..Yani kendisi Soğuk Savaş boyunca Batı'yla, Amerika'yla elele verip, o yıllarda bağımsızlık diye tutturan yurtseverlere karşı savaş açanlardan biridir.
İmâm-ı Rabbânî'nin bu ciltte bir mektubu var, tamam mı? Dava uğruna çekilen çile ve zahmetlerin ne anlama geldiği hakkında. Zaten onu duyduktan sonra var ya, önümde Amerika mı var? Yerli düşmanlar mı var? Katiller mi var? Canavarlar mı var? Hiç birisi gözüme gelmiyor. Yeter ki ruhum teselli olsun, tatmin olsun. Allah'ın izniyle bir başım değil yüz başım Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve sellem) yoluna feda olsun.
Sayfa 104 - Kitap Kalbi Yayıncılık - 1.Baskı - 2022 - 1.cilt
FİLİSTİN İN SEÇİLMESİNİN NEDENİ...
"Yahudiler, Filistin'i Tevrat'taki yeri ve kendi dini inançlarındaki değeri dolayısıyla veya ölü denizin sularının buharlaşması neticesinde oluşan üç milyon dolar değerindeki maden ve madene benzer ürünler sebebiyle tercih etmiş değillerdir. Aynı şekilde Filistin topraklarının petrol rezervlerinin Amerika'nın petrol rezervlerinin yirmi katına eşit olmasından dolayı da tercih etmiş değillerdir. Bilakis, Filistin Asya, Avrupa ve Afrika'dan gelen yolların birleşme noktası, bütün dünya güçlerinin toplanma yeri olması ve dünyaya hükmetmede stratejik konuma sahip olması dolayısıyla tercih etmişlerdir." Yahudilere devlet kurmaları için başka yerler de teklif edildi. Uganda, Sina Çölü, Doğu Afrika ormanlıkları, Cavas Necso Dağları gibi yerlerin yurt edinilmesini isteyen bu gibi teklifler Yahudiler tarafından kabul ve destek görmemiştir. Vaizmen, İngiltere başbakanına: "Eğer ki, Musa kendisi bile Yahudileri Filistin'den başka bir yeri yurt edinmeye çağırmış olsaydı, bir tek kişi peşinden gitmezdi" diye söylemiştir. Hertzl'in ve Veizman'ın çabaları ile 29-31 Ağustos 1897 tarihinde Basel Kongresi düzenlendi. İsviçre'nin Basel şehrinde toplanan bu kongre, uluslararası siyonizmin ilk kongresidir. Kongreye, çağırılanlardan 204 delege katıldı. Delegeler, Yahudiler için Filistin'de bir devlet kurulmasına karar verdiler. Hertzl bu devletin kuruluşu için en az beş yıl gerektiğini ileri sürdü ve: "Fakat elli yılı da geçmeyecektir." diye söyledi.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.