"Burda üç binden fazla fizikçi bulunuyor. CERN tek başına, tüm dünyadaki zerrecik fizikçilerinin - dünyadaki en parlak zekâların- yarısını çalıştırır. Almanlar, Japonlar, İtalyanlar, Hollandalılar, ne ararsan. Fizikçilerimiz beş yüzden fazla üniversiteyi ve altmış milliyeti temsil ediyor."
Langdon şaşırmıştı. "Nasıl anlaşıyorlar?"
"İngilizce elbette. Bilimin evrensel dili."
Langdon o ana dek hep matematiğin bilimin evrensel dili olduğunu duymuştu, ama tartışamayacak kadar yorgundu.
Saydnâyâ ve ona yaklaşık 30 dakikalık mesafede bulunan Malulâ kasabası, Şam çevresindeki en önemli Hristiyan yerleşimlerini olușturuyor. Ma'lûlâ, Hz. Îsa'nın ana dili olan Arâmicenin burada
hâlâ konuşulması nedeniyle çok önemli.
Ana babaları ve akranları tarafından sevildiğini hissetmeyen çocuklar da birincil bir sevgi dili geliştirecektir. Fakat bu, tıpkı bazı çocukların zayıf bir kelime hazinesine sahip oluşları gibi hayli yetersiz olacaktır. Bu zayıf programlama, onların iyi iletişimciler olamayacağı anlamına gelmez. Fakat bu demektir ki, onlar daha olumlu bir kalıba sahip olanlara nazaran daha çok sebatla çalışmalıdırlar. Keza, az gelişmiş bir sevgi hissi içinde büyüyen çocuklar da sevildiğini hissetme ve sevgiyi iletme konumuna gelebilirler. Fakat, bu konuda, sağlıklı, sevgi dolu bir atmosferde büyüyenlere göre, daha özenle çalışmaları gerekir.
Hıristiyanlıkta, dil, etnik köken ve siyaset açısından insanları birbirinden ayıran fay hatları boyunca çatlaklar ortaya çıkmıştır.
Roma Piskoposu ve Konstantinopolis Patriği,
çoğu, cemaatlerini bölen politik güçlerle, farklı bağlılık sorunlarına sahip olmuşlardır. İsa'nın Tanrı ile aynı ölçüde ilahi bir varlık olduğunu ima eden Teslisçi
“Nitelikli beraberliğin ana bir yönü birlikteliktir. Bedensel yakınlığı kastetmiyorum. Ayni odada oturan iki insan fiziksel olarak yakındırlar, ama mutlaka birlikte değildirler. Birliktelik odaklanmiş dikkatle ilgilidir.”