Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım. Dilencilerden kaçıyorum. Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum. İnsanlık dışı oldum. Yüzümü yerden kaldıramıyorum.
Sayfa 671Kitabı okudu
Artık tarih atmıyorum
Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım. Dilencilerden kaçıyorum. Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum. Insanlık dışı oldum. Yüzümü yerden kaldıramıyorum. İşim gücüm başkalarına haksızlık etmek. Bu yüzden Tutunamayanların arasında hakkım olan yeri alamıyorum.
Reklam
Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım. Dilencilerden kaçıyorum. Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum.
Bugüne kadar hayatını bir de tersten yaşama şansı bulamadıysa bu onun suçu değil. Hayat karşısına herhangi bir fırsat çıkarmadı, aksine her dönemeçte elini ayağını bağladı, sürekli sırtına yük yükledi, onu olduğu yere mıhladı. . Gene de sık olmuyordu bu neşeli şeyler, hiddetli, üzülmeli şeyler daha çok oluyordu. Yıllar geçiyor ama hayatlarında acıklı şeyler azalmıyordu. . Yaşanan her şey zamanla soluyordu. Öyle bir soluyordu ki belli belirsiz bir iz bırakıyordu arkasında. İnsan bu ize bakıyor ama yaşandığından emin olamıyordu. Hayatın böyle bir özelliği vardı. Şimdi iyiydi, o geceyi hatırlasa da etkilenmiyordu. Olmamış gibiydi, sanki biri ona anlatmış gibi ya da televizyonda izlemiş gibi. O kadar uzak, o kadar kendisinin dışında. . Büyüyünce beni bırakıp kaçacaksın diye çok korktum dedi. Kardeşinle beni demedi. Beni, dedi sadece. Çok şaşırdı. Kaçıp gitmek aklının ucundan geçmiş değildi. Kaçmak hatta gitmek fiili bile ona bir anlam ifade etmiyordu. . Hayatı küçüktü, dardı ama kendi elindeydi. İçli dışlı olunca insanlar hayatını elinden alıyorlardı. O zamandan beri uzak durmaya çalışıyordu insanlardan. . Kendisi de böyle bir hayat istememişti. Ama hayat böyle bir şeydi, başına gelen, kuramadığın, yapamadığın. Kimseye nasıl bir hayat istersin diye sorulmuyordu. . Dönmek için dönüşünü bekleyecek biri gerekliydi insana, bir canlı, bir kedi bile olabilirdi, bir kanarya ya da hoş geldin diyecek bir muhabbetkuşu. Onun yoktu. Gidenler dönmeyenler.
Kerbala vakası nedir?
“Kerbela, Irak’da Bağdat yakınlarında bir yerdedir. Hicretin 61’inci yılında (680) Hz. Muhammed’in torunu ve Hz. Ali ile Fatıma’nın oğlu İmam Hüseyin, Kufelilerin daveti üzerine Kufe’ye giderken yolda Yezid’e tabi askerler tarafından bu yılın ilk ayı olan Muharrem’in ikinci günü buraya konmaya mecbur edilmiş, altıncı günü binlerce Yezid askeri tarafından kuşatılmış, dokuzuncu günü Yezid’in hükmü altına giremeyeceğini söyleyip yanındakilerin ayrılmasına müsaade etmişti. Ayrılanlar o gece ayrılmış, onuncu cuma günü kendisiyle kalan yüz kadar kişiyle beraber Yezid askerleriyle savaşa başlamıştı. Yanındakiler, kardeşleri, kardeşinin ve amcasının oğulları, bütün akrabası ve kendi oğulları şehit olduktan sonra kendisi de ikindi üstü şehit olmuş, beraberindeki kadınlar, düşman eline esir düşmüşlerdi. Muharremin yedinci günü, Yezid askeri İmam Hüseyin’le taraftarlarından suyu da kesmiş bulunduklarından Fırat ırmağı kıyısında hepsi de susuz şehit olmuşlardı. Kadınlar, mızraklara dikilen şehit başlarıyla önce Kufe’ye, sonra da Şam’a, Yezid’e götürülmüş, neden sonra Yezid, İmam Hüseyin’in hastalığı yüzünden harbe girmeyip sağ kalan oğlu İmam Ali Zeynelabidin’le beraber kadınların Medine’ye dönmesine müsaade etmişti. Kerbela Vakası diye anılan bu acıklı vaka, bütün Müslümanların kalplerini yakmıştır”
“Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım. Dilencilerden kaçıyorum. Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum. İnsanlık dışı oldum. Yüzümü yerden kaldıramıyorum. İşim gücüm başkalarına haksızlık etmek. Bu yüzden tutunamayanların arasında hakkım olan yeri alamıyorum.”
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
130 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.