Onca masanın, sandalyenin hiçbiri boş değil;
bu yüzden kendilerine oturacak yer bulamadan oradan oraya gezen
gariban bir grup var salonda. Çoğu genç, bakımsız, yoksul ama
zeki bakışlı erkekler. Biri de genç bir kadın.
Birbirlerinden hiç ayrılmadan o masadan bu masaya geziyorlar,
oturacak bir tek sandalye bile bulamadan. Bırakın onları
"Ateş gibi yanan kalbimin sıcaklığını ne kadar sarf etsem bu soğuk tabakayı ısıtamayacağımı anlıyorum. Adımlarım hiç kimseninkine uymuyor. Herkes beni yolun ortasında bırakıveriyor... Yolun ortasında... Herkes..."
Ey maddiyatın ağır ve üzücü ızdıraplarıyla bunalan ruhlar!
İşte size, yaranızın merhemini sunuyoruz. Bu büyük isimlere gönüllerinizi veriniz. Samimiyetiniz nispetinde faydalar görecek, şimdiye kadar söylenmemiş, işitilmemiş, kitaplara yazılmamış nice hakikatlere ereceksiniz. Kazancınız hulûsunuza göre olacaktır. Allah'ın tevfiki refik olursa bu isimlerin bereketiyle zalimler hakka boyun eğer, münkirler ikrara döner, cahiller arif olur, ariflerin irfanı artar, cimriler cömert kesilir, hasetçilerin içindeki ateş söner, hele şirkin her çeşidi yüreklerden silinir. Evet, bu isimler insanlara sanki şöyle bir ihtar yapıyor: Allah'ı bilmeli, birliğine inanmalı, emrini tanımalı, rızasına ermeyi en ileri gaye tutmalı, hele hiçbir mahlûku hâlık derecesine çıkarmamalı.