Yaşamak istiyordu. Başından geçen onca şeyden sonra ölüp gitmek son derece saçma olurdu. Yazgısı onu zorluyordu. Ama adam tam da ölüm anında ölmeyi reddetti. Belki de büyük bir çılgınlıktı bu fakat Ölümün pençesindeyken Ecele kafa tuttu, can vermeye itiraz etti.
Onu hareket ettiren şey, içindeki hayattı. Adam tamamen tükenmişti ama içindeki hayat, ölmeyi reddediyordu.
Reklam
Bedeniyle ruhu yan yana ama birbirinden ayrı yürüyor ya da sürünüyordu; o kadar ince, o kadar güçsüzdü onları birbirine bağlayan bağ.
Çaba sarf eden kendisi değildi artık. Onu sürükleyen şey, içinde ölüp gitmek istemeyen hayattı.
Sadece hayattakilerin canı acırdı. Öldükten sonra acı duyulmazdı. Ölmek, uyumak demekti. Durmak, istirahat etmekti. O halde neden ölmeye razı olmuyordu?
Hayat böyleydi işte! Ne kadar boş, ne kadar kısaydı...
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.