Şeref Akbaba Abi..
Anne gitti ve sular buruştu testilerde
Artık çamaşırlar yıkansa da kirlidir..
Herkes salonda toplansa da ,
Kimse evde değildir..
Müküs
"Adın ne senin?"
"Ramazan. "
"Ramazan nerelisin?"
"Van Bahçesaraylıyım abla, eski ismi müküs, değiştirip Bahçesaray yapmışlar, niye bilmiyorum, ama biz hala Müküs deriz"
Müküs lafını duyar duymaz zihninde tavus kuşunun açılan tüyleri gibi ardı ardına düşünceler açıldı, havuzdaki balıklar gibi kıpır kıpır hatıralar oynaşmaya başladı. Bir hatıra başka bir hatırayı tetikledi,hatıradan hatırlaya atladı.
Mualla Hanım için Müküs ün hususi anlamı vardı. Orası ilk göz ağrısıydı. İlk öğrencileri Müküs ün evlatlarıydı. İki yıl orada öğretmenlik yapmış, kocasıyla orada tanışıp evlenmişti. Müküslüler bağrına basmıştı kendisini. Ne çok ikram izzet görmüştü onlardan. İlk tayini oraya çıkınca teyzeleri, halaları, bazı kuzenleri, sanki tayini ülke dışına çıkmış gibi üzülmüşler, Kürtlerle ne yapacaksın orda, sana nasıl davranırlar kim bilir, diye dertlenmişlerdi. Bir arkadaşı Müküs e tayini çıktığını öğrenince, orası altı ay Van a altı ay da Allah a bağlıdır, demişti şakayla karışık. Kar yolları kapadığında dünyayla bağlantısı kopuyor, kendi kaderiyle baş başa kalıyordu bu yalnız kasabada.
Rusya-Ukrayna çatışması ise yeni bir göç dalgasını başlattı. Dünya, yeniden silahlanma yarışına girdi. Hayata kapı aralamak yerine ölüme bir adım daha yaklaşmayı seçti. Daha doğrusu akıl sahiplerinin gözü önünde Ukrayna'ya "Rusya ile savaş arkandayız" denildi; savaş başlayınca da "arkandayız" diyenlerin arkada sadece trajedi bıraktıklarını gördü. Irak, Suriye, Kosova ve Bosna... vd.ülkelerde olduğu gibi. Geride kan, gözyaşı ve enkaz kaldı. Milyonlarca mülteci ve yoksulluk..
Akıl sahibi bir varlık olarak insan, aslî ve ulvî gaye üzere halk edilmiştir. Lakin yaratılanlar içinde aslî gayeden uzaklaşan tek varlık da insandır. Diğer bütün varlıklardan üstün olan ve akledebilen insanın yaradılış amacından uzaklaşması başlı başına bir paradokstur.
Bu da, teleskobun aldığı sinyallerin araştırmacıların zaten bildikleri frekanslar ve kaynaklara ait olduğu anlamına geliyordu. Gezegenler ve asteroidler gibi mesela. Zira kütlesi olan her cisim tabii ki radyo dalgaları gönderir.
insanlar da öyle
ben ve bir kaç arkadaş onlarla birlikte sokaklarda yaşadık bir ay boyunca , polislerden farklı olarak askerler değil ateş etmek zor bile kullanmıyorlardı gençlere karşı ..yapmayın ! etmeyin ! diye yalvarıp yakarıyorlardı bir binbaşının üniformasının yakasını tutup silkeleyerek üniversitelilere; 'ben de sizden yanayım ama ne yapayım ki üstümde
Kıyıda kalmak çok güvenlidir. Ama açıklar da insana kendine güvenmeyi öğretir.
Sayfa 153Kitabı okudu
Yasamin tamamını da aşkla yaşamaktan yanayım. Hayatı anı anına, derin derin, aşkla soluyarak yaşayamayan birinin, bir başka insana da hakkıyla aşık olabilmesi zor.
Sayfa 52Kitabı okudu
"Gölgeye oturalım," dedi Lord Henry. Hem bu güneşte daha fazla kalırsanız
cildiniz bozulur, Basil de bir daha resminizi yapmaz. Yanmamaya özen göstermelisiniz; bronzlaşmak size hiç yakışmaz."
Dorian gülerek "Yanarsam ne olur ki?" dedi ve bahçenin neredeyse bittiği yerde bir banka oturdu.
"Sizin için bu her şey
"Gün senindir, gece de senin; Ay ve güneşi sen yerleştirdin ... Yazı da kışı da yaratan sensin."
