Acılar olmasaydı türküler doğmazdı. Anadolu'da, Türk'üyle, Ermeni'siyle, Laz'ıyla, Rum'uyla, Zaza'sıyla, Çerkez'iyle tüm kültürlerin Birinci Dünya Savaşı dönemini içeren türkülerini dinlersek, birbirinden farklı olmadıklarını, aslında hepsinin aynı acıdan söz ettiğini duyarız. Almanya'da Naziler, Yahudi soykırımı yaparken Avrupa'yı işgal etmekte ve marşlarla her yeri inletmekteydiler. Onlar için ortalık adeta bir bayram yeriydi. Oysa, toplama kamplarındaki zavallı insanların şarkılarında acı ve gözyaşı vardı. İşte, buna benzer bir çelişkiyi soykırımın yapıldığı iddia edilen 1915 yılının Anadolu'sunda göremezsiniz. Kan vardı, ceset yığınları vardı, ağıtlar vardı ama bu acılar orkestrasında her etnik grup aynı hüzünlü türkünün notalarını kendi enstrümanıyla çalıyordu. Ortalıkta zafer marşlarıyla sarhoş olmuş kimseyi göremezdiniz.
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
Reklam
KİM BİR BARDAK SOĞUK SU İÇERSE BENİ HATIRLASIN. Hz. Hüseyin Kerbela, yeniden var olmak için atılmış ölümüne bir adımdır, ölümüne bin adımdır. Âşık olmanın adıdır ölüme en Yüce’nin hatırına. En Yüce’nin hatırına ölümle kıyılmış nikâhtır bu, Hüseyni bir nikâh. “Kerbela, bir feryattır. İkiyüzlülüğe, kaypaklığa ve arkadan vurma alçaklığına
Bayram Ziyareti
Gidecek yeri olmayan biri Aslanları görmeye parka gitti. Aslanlar taştan O bir insan Nasıl anlaşırlar? Anlaştılar.
Sayfa 25 - YKY
Uçan Tabut!
O sırada uzun boylu Orhan Selim birden başını eğiyor, çünkü birbirlerine iltifat etmekte olan gölgelerin üstünden bir cisim, neredeyse kafasına çarpacak kadar yakından uçarak geçiyor. Rüzgârından Orhan Selim’in dağınık sarı saçları dalgalanıyor. Bir tabut bu; uçan bir tabut. Ayasofya’dan Sultanahmet’e doğru yükselerek gidiyor; camilerin
Sayfa 267 - Edebi ve ebedi gölgelere dair - Ya Vedûd SultanKitabı okudu
Damla damla akıyorsun gözlerimden... Şimdi yaranda olsam, ağzını dinlesem, saçlarını giyinsem, güzelliğinin göllendiği yatağı sevsem, sevsem... Uyandım. Yaşadığıma bir daha şükrettim. Birazdan kalkacaksın. Odan can bulacak. Eşyalar kirpik kirpik uyanacak. Aynan bayram yeri. Su değil parmakların akacak musluktan. Terlikler ayaklanacak. Giyindiğin her şey teninle sarhoş. Pencere, korunun rüzgârıyla öpecek ensenden. Işık, ışığa karışacak. Ben, bütün bunların ortasında, titreyerek bakacağım sana. İnsan nasıl ağlamaz bu büyük masala. Günaydın, beni doğuran sabah.
Sayfa 15 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
763 öğeden 751 ile 760 arasındakiler gösteriliyor.