TESADÜF YOK
Rü'ya-yı sadıka benim için hakkalyakîn derecesine gelmiş ve pek çok tecrübatımla, kader-i İlahînin her şey'e muhit olduğuna bir hüccet-i kàtı' hükmüne geçmiştir. Evet bu rü'yalar, benim için hususan bu birkaç sene zarfında o dereceye gelmiştir ki; meselâ yarın başıma gelecek en küçük hâdisat ve en ehemmiyetsiz muamelât ve hattâ en âdi muhaverat yazılı olduğunu ve daha gelmeden muayyen olduğunu ve gecede onları görmekle, dilim ile değil, gözüm ile okuduğum bana kat'î olmuştur. Bir değil, yüz değil, belki bin defa; gecede, hiç düşünmediğim halde gördüğüm bazı adamlar veyahut söylediğim mes'eleler, o gecenin gündüzünde az bir tabir ile aynen çıkıyor. Demek en cüz'î hâdisat vukua gelmeden evvel hem mukayyeddir, hem yazılmıştır. Demek tesadüf yok, hâdisat başıboş gelmiyor, intizamsız değillerdir.
Sayfa 349
Toprak Bütünlüğü ve Sadakatin Gölgesindeki Korkular
Halen de Müslüman cemaatler ve halk, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehdit altına girmesi ve devletin zaafa uğramasının uluslararası güvenlik sisteminin kendilerini yutmaya, varlıklarına son vermeye fırsat vereceği yönünde derin bir korkuyu içlerinde taşımaktadırlar. Devrim yasalarının ağır baskılarını üzerinde hisseden sarıklı, cübbeli sıradan bir Müslüman, devletin kendisiyle barışık olmadığını bilir; ama şöyle düşünür: “Benim de onun da fiziksel bekamız, varoluşumuz onun güçlü olmasına bağlıdır. Allah devlete zeval vermesin.” Bu, devletin özüne ve varlığına herhangi bir düşmanlık ve yıkıcılık amacı gütmeyen gerçek sivil tepkilerin dahi gösterilmesini engellemektedir. Devlete en küçük zarar "fitne" kabul edildiğinden devletten gelen siyasi baskılar ve hukuk ihlallerine karşı daima sabır ve tahammül gösterilir.
Sayfa 152 - İnkılâpKitabı okuyor
Reklam
Anne babanın küçük çocuğunu yemeğe yahut hastaysa ilaç içmeye zorlaması ve bu hususlardaki ısrarları ona olan sevgilerinden kaynaklandığı gibi,Rabbimizin defaatle bize ibadete emretmesi ve bu husustaki teşvik ve tehditleri de bize olan şefkatinden kaynaklanmaktadır.Hz.Süleyman'ın "Kim şükrederse kendisi nefsi için şükreder, kim de nankörlük ederse muhakkak benim Rabbim kerimdir ve müstağinidir."dediğini nakleden ayet(Neml:40)
Sayfa 73 - İşte bu gerçeğe dikkatimizi çeker.Varlığımız,yüce Yaratıcının karşılıksız bağışı olduğu gibi bizden istediği tüm şeyler de bizim iyiliğimiz,yeniden doğmamız ve gelişmemiz içindir.Kitabı okuyor
Hayır, beni rahatsız eden şey ona olan ilgim değildi. Onun hikayesi ve benim ona verdiğim tepkiydi. Faith yalnızdı ve küçük, hasta kardeşine bakıyordu. Omuzlarında dünyanın yükü vardı. Böyle bir rol için çok genç ve deneyimsizdi ama sorumluluğu üstlendi. Kulüpte çalışmaya gelmiş ve kardeşinin iyiliği için bekâretini satmayı kabul etmişti. Hikayesi bende yankı uyandırdı. Seks işçisi olduğumdan değil tabii ki. Ama. küçük yaşlardan itibaren ailenin reisi olma sorumluluğunu üstlenmiştim. Annem ve babam ben on sekiz yaşındayken öldü. Rhodes ve Sterling hâlâ okuldaydı. Onlara bakmak için kendi hayatımı bir kenara bırakmış, Blackwood Enterprises'ın başına geçmiş ve küçük kardeşlerimin okuldan kaçmamasını ya da karanlık bir yola girmemesini sağlamıştım. Zor olmuştu. Birçok açıdan hâlâ da öyle. Kardeşlerimi asla hayal kırıklığına uğratmak istemedim, sahip oldukları tek şey bendim..
"Tartışmayı bırakalım," diye talimat verdi Rhodes. "Buluşmamız gereken bakireler var." Üçümüz asansöre binip alt kata indik. Dışarıdan bakıldığında gayet sakindim. En büyük kardeş olarak kontrolü sağlamak her zaman benim görevim olmuştu. Küçük kardeşlerim bana saygı duyardı; liderlik etmek benim işimdi. Bu yüzden kulübe soğukkanlı bir otoriteyle girdim.
Kör Veysel’den Âşık Veysel’liğe
“Başına gelen onca acıya nasıl dayanacaktı Veysel. Bir ömür böyle nasıl geçecekti? Baba Karaca Ahmet, komşu köy Ortaköy’deki bir tekkeye sohbete gitmişti. Sohbet sonrası sazlı deyişler başladı. Saz çalan ozanın yerinde oğlunun hayali canlandı gözünün önünde. Aklına, ‘belki saz çalmak için uğraşır, oyalanır teselli bulur,’ diye bir fikir
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.