Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
#Filistin
seni öz yurdunda bir sürgün gördüm
Sayfa 425
Sohrab'ın sessizliği Süreyya'ya da çok ağır geliyordu. Pakistan'dan yaptığımız telefon görüşmesinde, Süreyya bana Sohrab için yaptığı planlardan söz etmişti. Yüzme dersleri. Futbol. Bovling. Ama şimdi, çocuğun odasına giriyor, sepetteki açılmamış kitabı, işaretlenmemiş boy mezurasını, kutusundan bile çıkartılmamış parçalı bulmacayı görüyordu. Düşlediği yaşamın izleri. Daha sürgün bile vermeden solan bir hayalden geriye kalanlar. Yalnız değildi. Sohrab için benim de hayallerim vardı.
Sayfa 365Kitabı okudu
Reklam
Aslında sansür meselesi babacığını çok seven bir genç kızın görebileceğinin çok ötesindeydi. Padişah basına sürekli müdahele ederdi; hoşuna gitmeyen kişilere gazete çıkarma izmi vermez, yazarlarını işten attırır ya da sürgün ve hapisle cezalandırırken kendisini sürekli öven Sabah gibi gazeteleri altına boğardı. Ayrıca gazetelerin hisselerini ele geçirerek, muhalif yayınların önünü tamamen kesmiş olurdu. Sadece bunula da yetinmez, yabancı gazetelere de aleyhindeki yayınları kesmeleri için epeyce para öderdi. Viyana'daki Korrespondas ve Paris'te Oriyent adlı gazeteleri çıkarttırmıştı.
Sayfa 107 - İnkılap KitabeviKitabı okuyor
"Benim bildiğim ki, insanoğlu sürgün muhacir bir yaratıktır. Bir kuşlar böyle muhacirdirler. Bir bu gariban insanlar."
Sayfa 78 - YKYKitabı okuyor
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü
Derin, sessiz, iyi böylece Güz, ölülerini bırakan kuşlar Yer kalmadı acıya ülkemizde Derin, sessiz, iyi böylece Gün ortası alacakaranlık bakışlar. Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz Biz o renksiz, o yalnız, o sürgün medüzalar Aşar söylediklerimizi çeker gideriz Ülkemiz, toprağımız, her şeyimiz Kıyısında camların boz bulanık rakılar. Çizeriz yeryüzünü kaygısız ayaklarla Yüzümüzdür bir yağmur ağırlığınca düşer Sonra pek anlamadan içkiler ne çabuk biter Ne kadar konuşursak o kadar bir sessizlik olur Adımızı sorarız birine, o bize adını söyler.
Sayfa 228
Reklam
Ocakta Kitap
Susmuştu zamanın çılgın öfkesi Sürgün bitmiş rüzgar salınmıştı Vakitlerden bir sabah Kapınız kırıla kırıla çalınmıştı Anam anam güzel anam Kitapta cahil Toprakta bilgin anam Kaysılar da yeni kızarmıştı Mutluluk adına söylenen şarkılar Sabah düşmanlığında suç sayıımıştı
Sayfa 38
Sevgili anneciğim,” yazdı Drogo'nun kalemi. “Harika bir yolculuktan sonra kaleye önceki gün vardım. Kale müthiş.” Ah.. ona kale bedenlerinin hüznünü, bu ceza ve sürgün havasını, yabancı ve anlamsız bu adamları nasıl anlatabilirdi ki? Bunların yerine “Buradaki subaylar beni sevgiyle karşıladılar,” yazdı. “Komutan yardımcısı yüzbaşı da bizzat çok iyi davrandı ve beni, arzu ettiğim takdirde şehre geri dönmem konusunda serbest bıraktı. Ama ben..”
Sayfa 46 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Ben çöp tenekesine ve dönüşümüne her gün dikkat etmeye bu anlattığım geceden hemen hemen bir yıl sonra başladım, başka bir sefer anlatacağım farklı nedenlerden ötürü, Clare Bayes'i dilediğim kadar sık göremediğim (yerine bir başkasını koymuş da değildim), ve Oxford kentindeki görevim haddinden fazla hafiflediği (ya da belki işimde giderek
Kalabalıklar içinde o insanlar gibi yaşıyorum , kendi düşündüğüm gibi değil; bir süre sonra, sanki beni kendimden sürgün etmek ve ruhumu benden çalmak istiyorlar gibi geliyor.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.