Kapalı bir sandığın içinde gün ışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define değilim ben. Hakkımda soracağın her sorunun cevabı üç aşağı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da keşfettiğini sanmanı da istemem. Tanımak zorunda değiliz birbirimizi, daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi. Başkaları hakkında edinilen bilgiler, çöplükten gelişigüzel çıkarılan yiyeceklere benzer. Tadına varamayacak olduktan sonra, kokutmak zorunda değiliz beynimizde.
"Hakikatten ne kadar uzaksa, yalandan da o kadar uzaktır saçmalık."
Reklam
"Şimdi önünde iki seçenek var. Ya atlayacaksın denize, dalgaları filan unutup, sen de bir katre olacaksın onun içinde. Ya da kıyıda oturup, bekleyeceksin. Dalgaların kıyıya vurup, parçalanmasını seyreyleyeceksin. O zaman da onlar birer katre olacak gözlerinin önünde. İki türlü yaşanır hayat eğer bir şeye benzeyecekse. Ya kendini yok edeceksin hayatın içinde, ya da hayatını yok edeceksin kendinde."
Hakaretamiz bir teselli var aklımın söylediklerinde. 'İnsan denilen mahluk, alabildiğine basit ve acizdir bir yanıyla'. Sebeb olduğu sonuçlardan ziyade, tesadüfler damgasını vurur hayatına... Derhal itiraz ediyor yüreğim. 'İnsan denilen mahluk, alabildiğine karmaşık ve kabiliyetlidir bir yanıyla' Tesadüf sandıklarımız, bizzat sebeb olduğumuz sonuçlara mim koyar yalnızca. Böylesine muktedirken eşrefi mahlukat, yaptıklarından dolayı nereye kadar mazur görülebilir?
"En kötü yanı gidememek değil, kalamamaktır aslında..."
"Talih ondan yanaydı, çünkü talih böyle bir iddiayla karşısına çıkanları sınamaya bayılır."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.