orada
bizans
orada
topkapı ve surlar
ve rutubet, aslanım!
şimdiki zamanlarda aklım
geniş zamanlardaki
rehavet!
şiirdik bütün aşkşamları
seninle
saçından bir dal düştü
yüzünün en ıssız yerine
yine sen
ve yine sizlik
sensiz artık bu şehir
faşistanbul!
1071'de, Roberto Guiscardo'nun komutasındaki Normanlar, üç yıl süren bir kuşatmadan sonra, Katepano'nun başkenti Bari'yi ele geçirdiler: bu, Bizans'ın İtalya'daki varlığının sonu demekti. Balkanlar'da ise, Peçenekler, o "Kuzey'in Türkleri", Tuna'yı geçerek tüm Makedonya ve Trakya'yı yağma ettikten sonra Konstantinopolis'i kuşattılar: kent, haraç verdi. Doğu'da, Selçuklu Türkleri, Pers ülkesinde ve Mezopotamya'da ağır ağır ilerledikten sonra, Bizans Ermenistanı'na saldırdılar. O aynı meşum yıl, Romanos Diogenes, Malazgirt Savaşı'nda Türk önder Alparslan'a yenildi ve tutsak düştü. Bu, Türk tehlikesinin birden ortaya çıkışıydı.
"İkisi yalnız kalır kalmaz Musa Bey çocuklaştı:'söyle bakalım'dedi elini dizine vurarak,'esaretten kurtulunca neler yaptın,nerelere gittin?'
'Sorma,Timur'un esaretinden kurtulduk ya bir başka esarete düştük;anlaşılan çilemiz dolmamış.'
'Padişah oğullarının çilesi doğduklarında başlayıp ancak öldüklerinde biter nasıl bir kapana tutuldun?' Mustafa beyin cevabı çadıra yıldırım gibi düştü.
'Bizans kapanına'
'Vay ki vay!'
'Hem de nasıl vay!Timur'un elinden kurtulunca isimsiz yaşayalım diye heves ettik.Mustafa Bey öldü söylentisi çıkardık,kendimize düzme bir isim ve lakap bile bulduk.Niyetimiz etliye,sütlüye karışmadan hayatımızı yaşamaktı.Kostantiniyye 'ye geldik.Meğer kaderde neler varmış.Hangi canibe baktımsa aleyhimize dönen bir sürü dolap gördüm.Hangi taşı kaldırdımsa altından Osmanlı düşmanlığı çıktı.Bir sahtekarı yerimize geçirip Bizans sarayına aldıklarını gördük. Gayri dayanamayarak vaziyet alaldık.Anladılar...."...