Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alman hakîmi Nietzsche de Giraudoux gibi düşünmüyor muydu? Bu filozofa göre milletleri birbirine düşman yapan yegâne kuvvet "tarih"tir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Bize göre kazanılan her bilgi, ondan önce gelmiş olan bir bilgi sebebiyle kazanılır, elde edilir. Zira bilgi; tasavvur veya tasdiktir.
Sayfa 332Kitabı okudu
Reklam
Fakat ipekler ve boyalar, ruhun eksikliklerini bilmem ki nasıl telafi edebilir?
Sayfa 122Kitabı okudu
Elimizde notalardan oluşan bir sayfalık kağıt olduğunu düşünelim , bu kağıda baktığımızda yalnızca nota görürüz ve bize bir şey ifade etmez ancak bir müzik aletinin başına geçip kağıttaki notaları çalmaya başladığımızda, başta anlamsız gelen o kağıt bizimle konuşmaya başlar ve bir şeyler anlatır , böylece anlamaya başlarız . Dünyanın neresine gidersek gidelim içinde nota yazılı olan kağıt her yerde geçerli olacaktır. Çünkü ses evrenseldir, kağıtta yazılanlar dile , dine , ırka göre değişmeyecek ve hepimize aynı şeyi söyleyecektir. Kur’an, tıpkı nota yazılı kağıtta olduğu gibi dili frekans olan evrensel bilgi barındırır .
RAQUEL Benimle evlenmen mi? Ama bunun ne anlamı var pisipisiciğim!.. Ne için? Kilisede ve medeni yasaya göre evlenmemiz neye yarar ki? Din dersinde bize öğrettik­lerine göre evlilik, evlilerin evlendikleri için Tanrıya şükretmeleri ve Onun adına çocuk yetiştirmeleri için oluşturulmuş bir kurumdur. Evlenmemiz mi? Tamam evlendik! Şükür mü edeceğiz? Ah pisipisiciğim! -ve bunu söylerken sağ elinin ince ve sivri beş parmağını burnuna götürüyordu- artık ne sana ne bana kutsama duası yapılır. Tanrı adına çocuk yetiştirmek!.. Tanrı adına çocuklar yetiştirmek!
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Modern Klasikler Dizisi - 11, İspanyolca aslından çeviren: Yıldız Ersoy CanpolatKitabı okuyor
Başımıza gelen her şey, konuştuğumuz ya da bize anlatılan her şey, gözümüzle gördüklerimiz ya da kulağımızla dinlediklerimiz, tanık olduğumuz (dolayısıyla, biraz da sorumlusu olduğumuz) her şeyin bizim dışımızda bir alıcısı olmalıdır, ve o alıcıyı olup bitenlere ya bize anlatılanlara ya da kendi söylediklerimize göre seçeriz. Her şey birisine anlatılmalıdır -hep aynı kişiye değil, ille aynısına değil-, ve her bir şey giderek bir yana ayrılır, tıpkı insanın bir alışveriş akşamında ileride armağan edeceği şeyleri gözden geçirip bir yana koyması, alıcısına göre ayırması gibi. Her şey en az bir kez anlatılmalıdır, yine de büyük edebiyat yetkesiyle Rylands'ın buyurduğu üzere, zamanına göre anlatılmalıdır. Ya da aynı kapıya çıkar ki, tam zamanında anlatılmalıdır, ve insan tam o ânı yakalayamamışsa ya da bile isteye atlamışsa, artık bir daha dile getirilemez. O an bazen (çoğu kez) apansızın, şaşmaz biçimde ve ivedilikle ortaya çıkıverir, ama bazen de ancak belli belirsiz, ve aradan beş on yıl geçtikten sonra, en büyük sırlarda öyle olur. O nedenle kimi kişiler yeniden ortaya çıkarlar. O nedenle hep söylediklerimizden ötürü başımızı belaya sokarız. Ya da başkalarının bize söylediklerinden ötürü.
Reklam
Maun Süresi
Maun suresi, münafık tipi riyakarı değil mürai tipi riyakarı anlatır. Mürai, inanç durumu menfaatlerine göre sürekli değişen kahpe tiptir. Mürai tipi riyakar Hz. Peygamber tarafından Allah düşmanı ilan edilmiştir. Maun suresi bize gösteriyor ki, mürailik münafıklıktan daha kuduz bir şubedir. Müfessir Râzî: "Münafık dışında iman gösterip içinde inkar saklayan tiptir. Mürai ise kalbinde olmayan bir şeyi, samimiyeti varmış gibi göstererek halkın kendisini mütedeyyin sanmasını sağlayan tiptir."
Nietzsche’nin bize verdiği mesaja göre hayatımızı o şekilde yaşamalıydık ki aynı hayatı sonsuza dek yaşamak isteyelim.
“Hayatımız boyunca başkalarının bize yaptıklarını bir günah gibi taşırız boynumuzda; kötülüklere, haksızlıklara dur diyemedikçe kendimizi suçlamaya başlarız. Demek ki hak ediyoruzdur, demek ki değersizizdir, başka insanlara böyle davranmadığına göre sorun bizdedir. En azından bunlara “dur” diyemeyecek kadar güçsüzüzdür.”
Yeni Bir Matbaa ve Tipo Baskıya Geçiş: Emel Matbaacılık Güneş Matbaacılık'ta üç buçuk yıl süren dizgi baskı macerasından sonra 15 Mayıs 1972 tarihinde 145. sayı ile yeni bir döneme giriyorduk. Gazete yeni bir baskı tekniği deniyordu. Rotatif baskının bozukluğu çok şikâyetlere yol açmıştı. Zaten Güneş Matbaacılık da "taahhütlerimizi tam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.