İnsanlara karşı susunca Allah ile muhabbet başlar. Olur da bir şey dileyecek olursa hemen duaya sarılırız. Hiç yormadan bakışlarımızla, dudaklarımızı bile kıpırdatmadan konuşuruz O'nunla. Bir kez bu muhabbetin güzelliğini almış mı zaten, bir daha O'ndan da O'nun isteklerinden ve O'nu hatırlatanlardan da gördüğümüz gönlümüz. Aşk böyledir işte, siz bir adım attığınızda O tüm yollarınızın kendine çeviriverir.
Boşuna heveslenmemekte yarar var, insanların aslında birbirlerine söyleyecekleri hiçbir şey yoktur, karşılıklı olarak yalnızca kendi acılarını anlatırlar, bu böyledir. Herkesin derdi kendine, dünyanınki de hepimize. İnsanlar o acılarından kurtulmaya çalışırlar çalışmasına, sevişme sırasında, onu ötekinin sırtına yıkarak, ama beceremezler tabii ve ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda tüm acılarıyla baş başa kalırlar ve bir daha denerler, bir kez daha acılarını kakalamaya çalışırlar. “Çok güzelsiniz, Küçükhanım,” derler. Ne ki yaşam onları yeniden yakalayıverir, aynı küçük numarayı bir kez daha deneyinceye kadar. “Ne de güzelsiniz, Küçükhanım!..” Bu arada acılarından kurtulmayı başardıklarını söyleyerek böbürlenirler de, gelgelelim herkes gayet iyi bilir, değil mi, bunun hiç de doğru olmadığını, o acıyı bal gibi bütünüyle kendi içimizde sakladığımızı. Bu numaraları yapa yapa yaşlandıkça giderek daha da çirkin, itici bir hal aldığımız için artık acımızı, iflas ettiğimizi gizlemekten bile âciz kalırız, en sonunda insanın ta derinlerinden suratına kadar ulaşmayı başarabilmesi şöyle bir yirmi otuz yıl, hatta daha fazla zaman alan o sevimsiz ve çirkin ifade, gitgide yüzümüzde sıvaşmadık yer bırakmaz. İnsan dediğin, işte bu işe yarar, sadece bu işe, ekşi bir surat ifadesi üretmek, biçimlendirmesi tüm ömrünü alan, hatta gerçek ruhunun bütününü eksiksiz yansıtabilmek için oluşturması gereken asıl surat ifadesi o kadar ağır ve karmaşıktır ki, bunu tamamlamaya insanın ömrü bile her zaman yetmeyebilir.
Reklam
Mutsuzken
“Nastyenkam öylesine çökmüş, öylesine cesareti kırılmış haldeydi ki, sanırım nihayet ona olan aşkımı anlamış ve benim bu çaresiz aşkıma acımaya başlamıştı. Böyledir, mutsuzken başkalarının mutsuzluğunu da daha çok hissederiz; bu seyrelmeyen, tersine, yoğunlaşan bir duygudur….”
Böyledir bu işler, insanların birbirleriyle ilişkileri! Bir sözlük oluşturursun ve konuşurken o sözlüğe bakarak konuşursun.
İnsanoğlu böyledir işte. Çoğunluktan farklı düşünen, dünyayı farklı algılayan ya da çeşitli nedenlerle kendine yeni bir dünya kuran kişileri deli yaftasıyla ötekileştirir. Kendi dünyasında, kendi gerçeklerine göre yaşayanlar mıdır eksik olan, yoksa onların bakış açılarının sınırlarına ulaşamayanlar mı? Eğer illa ki bir tarafı daha akıllı kabul edeceksek şüphesiz bu taraf, kendine dayatılan gerçeklerde değil, mutluluğu bulduğu gerçeklerde yaşayan taraf olmalıdır.
Sayfa 116Kitabı okudu
“Ey Ebu Ma’bed yöneticiliği nasıl buldun?” “Sefere çıkarken emrimdekilere bir üstünlüğüm olduğunu hiç düşünmedim, fakat dönerken onları kölelerim gibi görmeye başladım!” Resulullah: “İşte yöneticilik böyledir! Bu makamın şerrinden Allah’ın korudukları müstesna.”
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.