EY GÖNÜL ! Define sandığınin üzerinde oturup dilencilik yapıyorsun.
Mehmet’in kafasındaki taşlar yerli yerine oturmuştu. Çarşının Altındaki Define efsanesini yıllar önce duymuş ama ciddiye almamıştı. “ Bu dehlizlerde define var mı yok mu bilemiyorum,” dedi. “ Ama o gece çarşıdan çıktığını gördüğüm şeyler gerçekse, arkadaşın ve yanındakiler, o yaratıkların saldırısına uğramış” dedi.
Reklam
Uzak kaderler için
Bir gün, bir yağmurla garip garip Çoluğu çocuğu terk edeceğim Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım Alıp başımı gideceğim, Asır yirminci asırdır, âmenna Bir yanımda sevgilerim, bir yanımda sancım Neon lâmbaları büsbütün karartır gecemizi Uzaklar daha uzaklaşır Bir define çıkarır gibi kayalardan, Ademden beri, Sımsıcak sevgilere muhtacım. Bir gün alp başımı gideceğim Yıldızlar ışısın, yollar üşüsün, yollar...
Sayfa 69
The subject was war. The good book says that he that lives by the sword shall perish by the sword, said the black. The judge smiled, his face shining with grease. What right man would have it any other way? he said. The good book does indeed count war an evil, said Irving. Yet there’s many a bloody tale of war inside it. It makes no difference
Ötekilerden hep bir mucize bekleyen, sözcükleri bir araya getirişlerinden yeni bir dil oluşacak diye medet uman. Bunu bir define avı gibi algılayıp diğerlerinin düşlerinden kendisine yeni bir renk yaratma sevdalısı edilgen korsan.
-Buradaki definenin tılsımı kablumbağadır. “ Buraya bu hayvanın kanını akıtır iseniz tılsımın uçkuru çözülür” manasındadır… - Bu define bir don içinde duroor ki uçkuru çözülsün? - En kıyak defineler don içinde saklıdır. - Boş laf etme ahbar, şimdi don modası geçti. Bütün mallar meydandadır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.