Hiç bilmediğimiz, görmediğimiz tehlikelerden ne hayret verici bir şekilde kurtuluyoruz. Bu yoldan mı gitmeli, yoksa bu yoldan mı gitmeli diye tereddüt ve şüphe gibi bir sıkıntıya düştüğümüz zaman, nasıl oluyorda gizli bir ilham bizi hissimizin, eğilimimizin, hatta işimizin gerektiği yoldan bir başka yola sevk ediyor?
"hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyorlar diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budala, hem de alçaktır. bir adamın, 'benden başka herkes aldanıyor' demesi güç şüphesiz; ama sahiden herkes aldanıyorsa, o ne yapsın?"
I had never met with man or woman yet that I could trust or in whom I could think myself safe. ( Daha önce hiç güvenebileceğim veya kendimi güvende hissedebileceğim kadın veya erkekle karşılaşmadım.)
Tanrı kendi yarattıklarını neden böylesine yerden yere çalıyor, böyle hiç bir yardım elinin uzanmayacağı korkunç umutsuz, yürekler acısı bir durumun içine atıyor, sonra da hırpaladığı yaratıkların böyle bir yaşayış için kendisine şükredebilmesini büsbütün mantıkdışı kılıyor diye soruyordum.
Daima kendilerinden daha iyi durumda bulunanlarla karşılaştırılacakları yerde, durumlarına şükrederek kendi üzüntü ve şikayetlerini hafifletmek üzere herkes kendi durumunu, daha kötü durumda bulunanların haliyle karşılaştırsaydı, insanlar arasında halinden şikayet edenlerin ne kadar azalmış olacağını düşündüm.
İnsanın yaşamı Tanrı'nın ne garip bir cilvesidir. Gizli ve çeşitli bir takım nedenlerle insanın hissi, nasıl ve çabuk değişiveriyor. Bugün sevdiğimiz işten yarın nefret ediyoruz. Bugün arkasından koştuğumuz şeyden yarın kaçıyoruz. Bugün istediğimiz şeyden yarın çekiniyoruz. Hatta korkusundan titriyoruz.