Din, Siyasal Gruplaşmalar ve Dünya Savaşı
20. yüzyılın küresel siyasetine, uzun süre, Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki rekabet egemen olmuştu. Bu ideolojik mücadelenin çöküşüyle, yeni bölünmeler, özellikle de İslam ve Batı arasındaki farklılıkların tekrar alevlenmesi ve yeniden dirilen bir güç olan Çin ile komşuları arasında giderek önem kazanan bir gerginlik su yüzüne çıktı.
İlk
Sayfa 351-352
Küresel serbest piyasa temelinde Yeni Dünya Düzeni'nin ideologları "senkretik din" yani "tek dünya dini" iddiasında bulunuyorlar. Bunun için islam "Muhammed'siz" hâle getirilmek, "İsevi Müslümanlık" adı altında yeniden formatlanarak zaten senkretik bir din haline gelmiş olan ezoterik-Kabala formatlı Yahudi-Hıristiyanlığa monte edilmek isteniyor.
Sayfa 86 - "Dinin Geri Dönüşü" mü " Dine Başvuru" mu?Kitabı okudu
Sessiz Savaşlar İçin Sessiz Silahlar
Bu plana göre, bayağı yaygın olan eğitim sistemi insanların disiplinsiz ve cahil kalmalarını sağlarken, medyanın oluşturduğu havadan sudan kaygılar ve basit eğlenceler akıllarını karıştırıp aptallaşmalarını sağlayacaktı. Bulunan bu belge sosyal ve ekonomik mühendisliği elektroniğe benzeterek bir toplumdaki bütün bireylerin programlanabileceğini söyleyen teknik bir jargonla yazılmıştı, çünkü "zekasını kullanmayan insanların ( zekası olmayan) hayvanlardan farkı yoktur."
Sayfa 53Kitabı okudu
Kendi milletinin değerlerine yabancılaşmış ve milli bağlılığı azalmış isyankar-tatminsiz gençler küresel düzenin kontrolünü elinde tutan seçkinler için apokaliptik ütopyalarına uygun kitlesel kurbanları meydana getirir.
Sayfa 34Kitabı okudu
... “Sinema kitle imha silahına dönüştü” ve adına “kamera” denilen çağdaş silahın vurucu gücünü kavrayamayanlar, yalnızca cahiller ve sinemayı lunapark zannedenlerdir.
Hollywood standartlarına göre bir sinema filmi ortalama 100 dakika dolayında
sürer. Televizyon yayınlarındaki günlük akıştan veya evindeki DVD göstericilerin den günde en az bir sinema filmi seyretmeyi alışkanlık haline getirmiş ortalama bir seyirci, her hafta yaklaşık 12 saati, her ay 50 saati, her yıl ise 25 günü TV ekranı
ya da sinema perdesi başında geçirir. Bu da çocukluk çağı sonrasındaki 50 yıllık bir
ömür süresince 1250 gün, yani 3,5 yıl demektir. Sinemaya gitmek-gelmek derken
insan ömrünün dört yılı beyaz perdenin ya da televizyonun karşısında kendinizi
Hollywood'a teslim ediyorsunuz.