Batı tıbbından etkilenmeye başlayan doğu kültürü, kademeli olarak mizaç biliminden uzaklaştırılmıştır. Mizaç bilimi de hayatımızdan ayrıştırılmış, yaşam alanlarımızdan kaldırılmıştır. Bu durum, çelişkili düşüncelerle ve karışıklıklarla, biyolojik sistemin tasarımında ciddi bozuklukların oluşmasına sebep olmuştur. Sonuç olarak; mizaç biliminden uzaklaşan, kendi yapısı içinde sürekli değişen ve birbiri ile çelişen bir bilim yapısı oluşmuştur.
"Zor olan şey, insanın kendi durumu hakkında bir bilgiye ulaşması değildir. Çünkü her insan kendisi hakkındaki bilgiye en iyi gene kendisi sahiptir. Önemli olan kişinin bu bilgiye sahip olmak isteyip istemediğidir. Kierkegaard'a göre kişi umutsuzluk içerisinde olduğunun bilgisine sahip olmak istemez, ki bu da onun zaten umutsuzluk içerisinde olduğunu gösterir."
Sayfa 70 - Doğu Batı Yayınları, 1.Baskı (Haziran 2020), Makale: Yasemin Akış YamanKitabı okuyor
Reklam
Bütün ayrımların ortadan kalktığı bir hal var, tekmil sesler kubbede toplanıp son bir sessizliğe dönüştüğünde. Belki de kainatın merkezi yerin altında değil, üstünde: Kubbede. Bu alemi böyle tahayyül edebildiğim, de, yönümü şaşırıyorum. Ne Doğu kalıyor, ne Batı. Geçmiş ne zaman bitti, gelecek ne vakit doğar söyleyemiyorum. Ne semanın nerede durup, toprağın nerede başladığını biliyorum artık, ne de Şark ile Garp 'ın ne yöne düştüğünü. Tek bildiğim şu: Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de...
Din de ütopya da hayata girdikleri, tatbikat oldukları zaman deforme olurlar. Sâf ve tutarlı bir şekilde ancak kitaplarda mevcutturlar.
EN GÜÇLÜ DEVİR
İmparator Ssedan (409-423) sonra Tabgaç hanedanına altın devir yaşatacak olan T'ai-wu başa geçti (424-452). Önce Ch'in Devleti'ni, sonra 427 yılında Hsia Devleti'nin başkentini, 425 yılından itibaren bütün İç Moğolistan'ı zapt etti (436). 435-439 yılları arasında batıdaki Wu-sun, Yue-pan, Kuca, Kaşgar, Karşar ve Turfan gibi 30 kadar ülkeyi kendine bağladı. 439'da Kansu'daki son Hun devletini yıktı. 450 yılında ise Güney Çin'deki Yang-tse Irmağı'na kadar ulaştı. Tabgaç hükümdarı Budizmin bozkır kökenli halklara zararını anlamış olsa gerekir. Çünkü Türk kökenli halklar arasında Bu- dizm'in yayılmasını engellemek için 438'de bir ferman çıkarmış; 446 yılında ise buna uymayanları baskı altına almıştı. Diğer taraftan Tabgaç Devleti, 430'lu yıllara doğru büyük bir yayılma hamlesine girişmiş; 431 yılında Hsia Devleti'ni, 439 yılında da Kuzey Liang Devleti'ni ortadan kaldırarak Kuzeybatı Çin'i kendine bağlamayı başarmıştır. Batı Liang Devleti daha 420'de yıkılmıştı. Kansu'nun ele geçirilmesiyle birlikte Tabgaç Devleti artık Doğu ve Batı Türkistan'dan gelen ticaret yollarına hakim olma fırsatı yakalamıştı. Bundan sonra Tabgaç başkentine Batı ülkelerinden hatta Hindistan'dan dahi gelen elçilik heyetleri söz konusudur. Nihayet, 440'lı yıllara gelindiğinde Tabgaç Devleti bütün Kuzey Çin'e hakim olmayı başarmış; Doğu Asya'nın en büyük devleti konumuna yükselmişti. Bundan sonra Orhun Yazıtları başta olmak üzere Tabgaç (T'o-pa) adı bütün Çin için kullanılır hale gelmiştir.
Sayfa 88
Tabgaçlar
M.Ö. 206 yılında kurulan Çin tarihinin ilk büyük hanedanı Han, M.S. 220 yılında yıkılarak son bulunca ülke 3. yüzyılın başında büyük bir bölünmeye maruz kaldı. Bundan sonra çok sayıda irili ufaklı devletlere bölünen Çin ülkesi 589 yılına kadar hiçbir zaman tek elden idare edilemedi. Önce Wei, Shu ve Wu gibi üç krallığa dönüştü. Arkasından gelen Chin hanedanı Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Doğu kesimi güneyde yoğunla- şarak Sung, Liou, Ch'i, Liang ve Ch'en adlarıyla devam ederken, kuzey önce On Altı Beylik, sonradan Beş Kuzey Hanedanı olarak siyaseten varlığını sürdürebildi. Bunlar Kuzey Wei, sonra Doğu ve Batı Wei devamında Chou ve Ch'i hanedanlıklarıdır. Böyle bir bölünmüşlük ortamında en kuvvetli sayılabilecek hanedan olarak göze çarpan söz konusu Tabgaç hanedanıdır. Yönetici tabakayı en belirgin bir biçimde Türk kökenli boylar ve halk tabakasını Hsien-pi'lerin meydana getirdiği kütleler tarafından kurulduğu açıkça bilinmektedir.
Sayfa 77
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.