Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osmanlı padişah ve şehzadelerinin savaş taktik ve manevraları için tatbikat yerleri özel av sahaları idi. Buralarda sürüleri çevirmek ve dağıtmak, düşmanı meydanlarda imha hareketine benzerdi.
Osmanlı gazilerinin ulaşamadığı yerlerin halkı dahi kendilerini davet eder oldular.
Reklam
Ey oğul sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın...
Ertuğrul Bey uzunca bir mücadele hayatından sonra doksan üç yaşında ahirete intikal etti. Kendisini Söğüt'e defnettiler.
Rüyasını sabah olunca hocasına anlattı. Şeyh Edebali, ona: "Müjde ey Osman! Hak Teâlâ sana ve senin evladına saltanat verdi. Bütün dünya, evladının himayesi altında olacak ve kızım Bala Hatun da sana eş olacak" Diyerek rüyasını tabir etti.
Reklam
Osmanlı ailesinin tarihi kayıtlara, etnik incelemelere, geleneklere ve mevcut damgalarına göre Oğuzların sağ kolu olan Günhan kolunun Kayı boyundan geldikleri kabul edilmektedir.
Bu dünyanın; yolcuların gelip geçtiği, konukların bir süre durakladığı, herkesin misafir sayıldığı bir mekân olduğu gerçeği herkesçe bilinmektedir. İnsanoğlunun böyle bir mekânda gaflete düşmesi, tembellik etmesi, vaktini boşa harcaması akıl alacak, beğenilecek bir tutum değildir.
Ahmet Kaya şafak türküsünde geçen torlak kemal, börklüce kimmiş bakın. Şeyh Bedreddini zaten biliyorduk Sultan Çelebi Mehmed dönemi Bedreddin Sakız, İzmir, Kütahya, Bursa ve Gelibolu üzerinden Edirne'ye geldi. Gittiği her yerde büyük bir alâka uyandırmıştı. Bu itibarla çok geçmeden bir kez daha, Edirne'den Aydın'a kadar çeşitli vilayetlere seyahatler yaptı. Aslında ehl-i sünnet dışı Batınî akidesini gizli bir biçimde yaymaya çalışıyordu. Daha çok Alevi Türkmenlerle temas ederek onları maksadına göre hazırlıyordu. Bursa'da Börklüce Mustafa, Kütahya'da Torlak Kemal kendisinin en meşhur halifeleri idiler. Özellikle bir Yahudi olan Torlak Kemal, Bedreddin'i ve Börklüce'yi saltanatı elde etmeye şiddetle teşvik edi- yordu. Ayrıca, kadınlar müstesna olmak üzere her türlü mal ve eş- yanın ortak olduğunu savunarak sosyal hayatı derinden sarsıyordu. Öte yandan Şeyh Bedreddin'in Anadolu'ya gelişi Yıldırım'ın oğullarının birbirleriyle kıyasıya mücadele ettikleri bir zamana tesadüf etmişti. Bundan dolayı şeyhin faaliyetlerinden habersiz Edirne'de hükümdarlığını ilan etmiş olan Musa Çelebi, ilim ve fazileti, irfan ve kudreti ile meşhur olmuş Şeyh Bedreddin'i kazaskerlik makamına oturttu. Böylece bilmeyerek onun nüfuzunun yayılmasına yardımcı olmuştu. Şimdi Şeyh Bedreddin dört bir yandan Edirne'ye gelenlerle görüşüyor ve faaliyetlerini genişletiyordu. Şeyhin, dinî fikirlerinden sonra şimdi siyasi görüşleri de deği- şiyordu.
Yıldırım Bayezid Han, âlimlerin sohbetlerinde bulunur, devlet meselelerini onlarla istişare ederdi. Allahu Teâla'nın emir ve yasak- larını bildiren sözleri canla başla kabul ederdi. Bir gün padişahın mahkemede şahitlik etmesi gerekiyordu. Mahkemede herkes gibi o da ellerini önünde bağlayarak ayakta bekledi. Devrin Bursa kadısı Molla Şemseddin Fenari dik dik pa- dişahı süzdükten sonra şu hükmü verdi: “Senin şahitliğin geçersizdir. Zira sen namazını cemaatle kılmıyorsun. Elinde imkân olduğu hâlde namazlarını cemaatle kılmayan biri yalancı şahitlik edebilir demektir." Bu itham karşısında herkes Yıldırım Bayezid'in hiddetlenmesini bekliyordu. Fakat o boynunu büküp mahkemeyi terk etti. Bu hadiseden sonra sarayının yanı başına bir cami yaptırdı ve namazlarını cemaatle kılmaya başladı.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.