Tevfik İleri DP hükümetinin bir bakanı tabii ama evveliyatı var. Eski milliyetçilerden... Eniştemin ekibinden... Teyzemi Avrupa'ya gönderen oydu. Elçiliklerde Talebe Birliği olurdu. Orada görevlendirme yaparak... Öğretmenlikten atılmış olan eniştemi, Tahsin Banguoğlu aracılığıyla Süleymaniye Kütüphanesi'ne memur yapan da oydu. Enişteme müthiş saygısı vardı. Banguoğlu da o ekipten zaten. Bakın şunu da anlatmalıyım: 14 Mayıs 1950'deki seçimden sonra Tevfik İleri Kastamonu'ya geldi. Lise meydanının orada halk toplandı. Ben enişteme bazı şeyleri anlattıktan sonra bana, Tevfik İleri'nin Kastamonu'ya geleceğinin haberini verdi. "Ben ona senden bahsederim, git kulağına fısılda bunları," dedi, “Ama doğru konuşacaksın." Tevfik İleri geldi. O zamanlar koruma moruma yok. Yanında vali, okul müdürü, emniyet müdürü, bir tane de polis var. Yaklaştım. Yakamda gazeteci kartım da var, Son Posta adına. Kimse engel olmuyor. "Efendim," dedim, "Ben Ünal Yaltırık, Nihal Atsız'ın yeğeniyim." "Ooo!" diyerek bana sarıldı. O andan itibaren ne müdür kaldı, ne polis, ne bir şey. Bütün dikkatler benim üzerimde yoğunlaştı. Yeni kurulmuş iktidarın en sevilen bakanlarından biri orada bana sarılıyor ki, Tevfik İleri DP iktidarında çok tutulurdu. "Saat üç buçukta seni partiye bekliyorum," dedi. Fakat elini omzumdan ayırmıyor. Kiminle konuşsa, selamlaşsa eli omzumda. Herkes şaşırdı kaldı. Bir süre böyle kaldık...
Burg Tiyatrosu'nun, Figaro'nun Düğünu'nün ilk kez sahnelenmiş olduğu eski yapısının yıkılmasına karar verildiği gün ateşli tiyatro severler aralıksız tam on üç saat aç aç bekleştiler. Tek amaçları o akşam bu eski binada oynanacak son temsilde bulunmaktı. Oyundan sonra, zamanında kutsal haçı parçalamış aşırı dindarlar misali tahta sahneden parçalar kırıp saklamak için evlerine götürdüler.
Sayfa 308 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ARAGORN İLE ARWENİN ÖYKÜSÜNÜ
"Arador Kral'ın dedesiydi. Oğlu Arathorn evlenmek için Aranarth soyundan gelen Dfrhael'in kızı olan Zarif Gilraen'e talip olmuştu. Bu evliliğe karşı çıkmıştı Dfrhael; çünkü Gilraen küçüktü ve Dtinedain âdetlerince evlilik yaşına ulaşmamıştı henüz. "'Dahası,' demişti, 'Arathorn olgun yaşta, sert bir adamdır
Leyla Köşesi
Bir de bakalım Leyla köşesinden Aşkın kadın adlı penceresinden Bırakmıştı kendini yazılmış olana Susmak ve konuşmamak denen cana Evlenmişti ve görünüşte mutlu Şimdiden memnun ve gelecekten umutlu Fakat bir eksiklik ufacık bir nokta Kalbi kurcalıyordu hala Mecnun ne olmuştu neredeydi Nasıldı ne yapıyordu hali neydi Geceleri loş gölgeler
PARMAK BOĞUMLARI
60'lık tabanda saymayı bugünkü Irak topraklarının eski sakinleri Sümerler buldu. Bunu sağ elin, dört parmağının 12 boğumunu sağ baş parmağıyla tek tek sayarak yapmış olmalılar. 12'yi bulunca sol el serçe parmağını kapatıyorlardı. Sonra yine aynı eli ve başparmağı kullanıp dört parmağın boğumlarını 13'ten 24'e kadar saymaya devam ediyor, 24'e geldiklerinde bu kez sol elin yüzük parmağını kapatıyorlardı. Sol elin her parmağı 12 sayı değerinde olduğu için böyle böyle 60 'a kadar sayıyorlardı. (12x5 parmak=60). Bugünkü zaman ölçüsü birimimiz 60 da bu 60'lık tabandan gelir : Bir saat 60 dakika, bir dakika da 60 saniyedir.
Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz.
Sayfa 20 - Jaguar KitapKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.