Bazı bakımlardan, dayanışma benzeri unsurların bulunmadığı bir toplum olma yolunda hızla ilerlemeye de devam etmekteyiz. Öyle bir toplum ki, yaşanılacak herhangi bir olumsuzluğun tüm sonuçlarına insanların kendi başlarına katlanmaları gerekecek. Bu hızlı ilerleyişi, hasta ve yoksulları gözetmek gibi bazı iyi dini değerleriyle dengelemeye çalışmak umut verici görülebilir. Ne var ki böyle bir genel strateji bütün bakışları mağdurların üzerine çekecektir. Fakir olanlar fakir oldukları için suçlanacaklarsa, böyle bir stratejinin hiç kimseye faydası dokunmaz. Bu noktadan hareketle, Katrina Kasırgası'ndan bir yıl sonra, etkili bir muhafazakår siyasetçi olan Newt Gingrich'in nasıl olup da fırtınadan kaçmayı başaramayan insanların "vatandaşlıktan çıkarılması" yönünde bir soruşturma teklifinde bulunduğunu anlayabiliriz.
ATSIZ’IN HİKÂYELERİ: Hikâye, Atsız'ın sanatında en az yer bulan bölümdür. Ömrü boyunca sadece beş hikâye yazmıştır. Onların da dördünü 1931 yılında yayımlamıştır. 1941'de yazdığı beşinci hikâye ise Bozkurt dergisinin Temmuz 1941 tarihli 11. sayısında yayımlanmış, fakat bu sayıda dergi kapatılmıştır. Beşinci hikâye ancak 1966 yılında
Yalnız
Başkaları gibi değildim çocukluktan beri, Görmedim başkalarının gördüğü gibi
Ortak bir pinardan almadım tutkularımı,
Aynı kaynaktan almadım kederimi. Uyandıramadım yüreğimi sevince aynı seste
Ve sevdiğim her şeyi-yalnız sevdim. Sonra-çocukluğumda-kasırgalı
Bir yaşamın şafağında-iyinin ve
Kötünün her türlü derinliğinden
Çekildi hâlâ bağlayan gizem beni.
Selden ya da kaynaktan
Kızıl uçurumundan dağın,
Güneşten, Ağustosun altın rengiyle
Çevremde dönen--
Gökteki şimşekten uçarak
Beni geçerken-
Gökgürültüsünden, fırtınadan
Ve o buluttan
-Maviyken göğün kalan kısmı-
Gözümde bir şeytanın şekline giren.