"11 Eylül, hepiniz kim yaptı diye soruyorsunuz, ama Allah için kimse NEDEN diye sormuyor?"
«Robert Fisk»
İngiliz Gazeteci, Nisan 2002
Sayfa 307Kitabı okudu
Bin Ladin, sonraki görüşmelerimizde de hep aynı tavrı sergileyecekti: Düşmanlarının kendisi hakkında ne düşündüğüyle hiç ilgilenmiyor, fakat Müslüman ulema ve militanların kendisiyle ilgili söylediklerini dinlemeye can atıyordu.
Ölüme Dair
'Onlar yaşlanmayacak, biz geride kalanlar için artık yaşlanmak.' Yaş onları yorgun düşürmemiş, ne de yılların eskimişliği var, fakat insanlıkları, çürümenin acımasızlığıyla ve parlak kadim güneşin altında, çabucak uçup gitmiş kalıntılarından.
Laurence Binyon
Issız bozkırları, yalçın dağları ve koyu yeşil vadileriyle Afganistan, asırlar boyu hem (Ortadoğu, Orta Asya ve Uzakdoğu arasında) kültürel bir buluşma noktası hem de bir savaş alanı olmuştu.
Humeyni, Suudilerin Vahhabi-Sünni inancının Şiiler için olduğu kadar Batı dünyası için teşkil ettiği tehlikeleri gayet iyi biliyordu.
Irak da kendi Şii çoğunluğunun yönetimine girdiği takdirde, Akdeniz'den Afganistan sınırına uzanan bir Şii devleti, üstelik petrol kaynakları ve iki büyük nehrin (Dicle ve Fırat) suyunun bereketiyle birlikte, pekâla mümkün olabilirdi. Hem İran hem de Irak'ın petrollerine sahip bir Humeyni ise, Körfez ve Arap yarımadasının sularına hükmetmek şöyle dursun, OPEC'in altını oyup dünya fiyatlarını kontrol edebilirdi. En azından Arapların ve Amerikalıların kâbusu buydu; Saddam da bu kâbusu kışkırtmaktan gayet memnundu. Şimdi kendisini Arap topraklarının savunucusu olarak gösteriyordu;