Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ey bugünün Türk genci! Bütün bu işlerin yapılması asırlardan beri seni bekliyor.
Sayfa 206Kitabı okudu
Merkez-i Umumî içinde, değişmeyen bir çekirdek gruptan söz edilmiştir. Bu küçük grup içinde Talat Bey (Paşa), Dr. Nazım, Midhat Sükrü, Hacı Adil, Ziya Gökalp, Dr. Bahattin Şakir, Dr. Rüsuhî, Kara Kemal Beyler dikkati çekiyor.
Reklam
Kurtuluş Savaşı sırasında "Kürt ve Kürdistan beyleriyle.", "Ellerinden öperim." diye mektup kaleme alan Mustafa Kemal'den eser yoktur artık. Ya da 1922'de İzmit'te yerel bir gazeteye verdiği demeçte "Tabii ki Kurtuluş Savaşından sonra Kürtlere hak ettikleri şekilde kendi bölgelerinde özerklik
Sayfa 59 - Dipnot YayınlarıKitabı okuyor
Eski Türklerde kadınlar, umumen amazon idiler. Cün dilik (binicilik), silâhşorluk, kahramanlık, Türk erkeklen Esk kadar Türk kadınlarında da vardı. Kadınlar, doğrudan doğlar ruya, hükümdar, kale muhafızı, vali ve sefir olabilirlerdi.
Sayfa 182Kitabı okudu
"Eski Türk kadınları, tamamen özgür ve serbest oldukları halde, boş işlerle uğraşmazlardı."
“Türkçülüğün hedeflerinden birisi, milli vicdanı kuvvetlendirmektir. Bütün gelişmelerin kaynağı milli vicdan olduğu gibi, milli bağımsızlığın kaynağı ve dayanağı da odur. Türkçülerin bir diğer hedefi milli dayanışmayı kuvvetlendirmek olmalıdır. Tesanütçülük yani dayanışmacılık Türklerin ideolojisidir. Çünkü milli dayanışma, sosyal düzenin, kalkınmanın, hürriyet ve istiklalin temelidir.”
Sayfa 35
Reklam
“Aynı zamanda tasdik edilir ki orduların peşinden ve peyinden kalan şey ancak bir hatıra ve bir ismin füsunudur. Ve bunun kalması, bu füsunlu ismi hediye edebilmek: Bir mefkurenin ekilmesi yahut filizlendirilmesi için lazımdır. Enver öldü, Türkistan’da ahali mezarını ziyaretgah yapıyor!”
Sayfa 49
Ziya Bey Türk’ün milliyet mefkûresini bulmakta hatta geç kaldığını elbette biliyordu. Onun bir an evvel uğrunda kurban verilmiş bir hâle olsun gelmesini isterdi. Bu ise bir kahraman eliyle olur. Mefkûrede kurban ve kahraman beraberdir. Bir başkalık varsa o da tesir itibariyledir. Kahraman niçin dövüştüğünü sahihten biliyorsa, mücadelenin şuurunu bulmuşsa kurbanları da daha meshûr bir şuur ile mülhem eder: Mustafa Kemal gibi…
Sayfa 48
“Hayatta bir ideali hars adamları üfler, iş adamları da onu fiile çıkarır. Üflenen idealin vaka olması için öyle iş adamlarına ihtiyaç vardır. Kafa hükm ve emreder, bilerek yapar.”
Sayfa 48
Geçirdiğim dehşetli buhranı burada uzun uzadıya yazacak değilim. Yalnız bu buhranın beni fiilen intihara sevk ettiğini, birçok defa intihara müptela ettiğini, vücuden zayıflayarak bir kadid alemine koyduğunu söylemek buhranın şiddetini göstermeye kafidir. Uzvi hiçbir hastalığım, içtimai hiçbir sıkıntım yoktu. Bütün ızdıraplarımın membaı felsefi düşünüşlerimdi. O zaman Hakikat-ı Kübra adını verdiğim büyük hakikati bulabilsem, hiçbir derdimin kalmayacağına emindim. Fakat bunu hangi semtte aramalıydı? O sırada bir ihtilal şarkısı yazarken kaleminden fırlayan başka bir mısra da bana onun semtini gösterdi: Mevduudur bugün bize namusu milletin! Demek ki büyük hakikat mefkureden ibaretti. En büyük mefkûre de millet ve hürriyet mefkureleriydi. Hürriyet mefkûresinin ruhumdaki hakimiyetini de bu kıta ile anlamıştım. Varlığın kırdım bütün zincir-i milliyetini Meyli diğerle beni ahirine sayt eyledi Herkesi bir kayıtla bend eyleyen dâm-ı hayat Gönlümü zincir-i hürriyetle der kayd eyledi.
Sayfa 11
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.