Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yıldızların sonsuzluğu düşünülür de, babanın kendi içindeki sonsuzluğuna aldırış bile edilmez.
“Hiç çekip gitmek istediği duymadınız mı içinizde? “Elbette,” diye itiraf ediyor. “Müthiş bir gitme isteği var içimde, ama nereye?” “Her şeyin bir meltem gibi hafif olduğu bir yere. Orada eşya ağırlığını yitirmiştir. Orada pişmanlıklar yoktur.” “Eşyanın ağırlığı olmayan bir yerlere gitmek.”
Reklam
Sözcüklerin ağırlığıyla ne işi var? Onun içinde yanıp tutuşmuyor mu?
Aşk şiirdir, şiir aşktır ve anlamak ötekisiyle kendisini birleştirmek ve onda yanmaktır.
Anlamak karşısındakiyle kendisini karıştırmak, onda kendisini bulmaktır.
Kendi iç zavallılığımıza karşı kullanılan en alışılmış reçete, aşktır. Çünkü gerçekten sevilen bir kişi zavallı olamaz. Çünkü bütün zayıflıkları, aşkın sihirli bakışıyla bağışlanır.
Reklam
Herkes ilgisiz bir evden içinde görülüp işitilmeden yok olup gideceği düşüncesiyle acı çekmektedir. Bu yüzden, daha vakit varken, kendini sözcüklerden oluşan bir evrene dönüştürmek ister.
Kitaplar yazan biri için söz konusu ya heptir ya hiçtir (kendisi ve bütün ötekiler için tek bir evren). Oysa, kimseye her şey olma olanağı verilmediğine göre, kitaplar yazan, bizler birer hiçiz.
Yazıyorum ve düşünebiliyor musun, bana daha ne yazdığımı sormadı bile. Artık birbirimize anlatacak hiçbir şeyimizin olmadığını anladım.
Herkes, kendi işaretlerinin içine, dışarıdan içeriye hiç ses sızdırmadan bir aynadan duvarmış gibi kapanmaktadır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.