Şehre gelip köye dönme imkânı olmayan, me köylü ne şehirli olanın müziğidir arabesk. Hapse giren, çıktığında bıraktığı ortama geri dönme imkânı olmayan, hem içeride hem dışarıda olan devrimcinin müziği.
Eğer bu dünya böyle şekillenmişse dil de ister istemez bundan payını alır; öyleyse bu dünya değişmelidir; böyle diyor birinci önerme. Ama İkincisine de kulak verelim; Dil bu dünyayı anlamamızın saydam bir vasıtası değil, o dünyayı var eden ortamlar dan biri; eğer dil değişmezse bu dünya da değişmez; öyleyse dil değişmelidir. Bu iki önermeyi birbirinin kuvvetine, ama aynı zamanda zaafına işaret edecek şekilde konuşmaya zorlayabilecek miyiz? Bu tür çifte problemleri farklı yazarların katıldığı bir tartışma ortamında, Tanpınar'ın sözcüklerini kullanırsam, evet "korkunç mukayese arzulan"yla kurcalayan çapraz okumalar elinizdekiler. Kitapları kütüphane raflarında yan yana, edebiyat tarihlerinde arka arkaya, satış listelerinde alt alta görüyoruz.
Sözcüklerin aynı yere işaret ettiğini kim söyleyebilir? Cemil Meriç "ülke" sözcüğünden mağdurluk, hüsran ve öfkeden yontulmuş bir ülke yaratmıştır. Nazım Hikmet'in "memleket"i yeryüzünün dört bucağına, Akdeniz'e Ortadoğu'ya [...] açılan kahredici olduğu kadar yaratıcı da olan bir memleketti. Orhan Kemal "topraklar"dan kanla beslenen bir o kadar da bereketli topraklar, Tanpınar "coğrafya"dan yalılar köşkler, çeşmeler ve mescidler dolu bir [...] bir coğrafya yaratmıştır.