Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadın sesine tahammül edemeyen üçüncü Osman
Kendimi böyle şimdiki zamanın imkânsızlığına kaptırmışken tam, yol arkadaşım duraklayıp ilerideki deniz fenerini işaret etti. Surların üstüne oturtulmuş kulemsi fenerin nasıl inşa edildiğini anlatmaya başladığında önceki günden söz ediyordu sanki. Meğer vaktiyle bir kaza olmuş Kumkapı'da. Bin yedi yüz müymüş neymiş, Mısır'a gitmek üzere sefere çıkan Hacı Kaptan'ın kalyonu karaya oturunca zamanın padişahı üçüncü Osman yan yatmış kalyonu bizzat teftiş ettikten sonra, Boğaz sularını altı saniye boyunca aydınlatacak Ahırkapı Feneri'ni yaptırtmaya karar vermiş. Arkadaşımın anlattığına bakılırsa pek işkilli bir adammış üçüncü Osman. Kardeş katli korkusuyla gençlik çağına değin sarayın bir odasında hapis tutulması yüzünden açık alanlardan pek hazzetmez, nereden ses gelse yüzünü o yöne döner, havalanan bir martının kanat çırpıntısını bile kendine yönelik bir tehdit sayarmış. Ölümlülük huzursuzluğu zaten yeterince büyük, bir de üstüne öldürülme korkusu padişahı seslere karşı fazlasıyla hassaslaştırmış olmalı ki, müziğe ve özellikle kadın sesine tahammül edemez duruma gelmiş.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
“Bende de olur sık sık, hiç ayrımına varmadan geçmişte, gençlik günlerimde bulurum kendimi, o günlerin mantığıyla bakarım dünyaya, daha doğrusu, o günlerdeki mantığımla, hele yanımda bir gençlik arkadaşım varsa. Ne de olsa, başkaldırı içimize işlemiş, daha doğrusu, doğamızın bir parçası, ya da ilkel benliğimizin, bilemiyorum, yani Freud’un ‘bu’ dediğinin. Böyle durumlarda birden başını kaldırıp dikleniverir, sonra gene sıcak uykusuna dalar.
Can YayınlarıKitabı okudu
Türkeş, CKMP Genel Başkanı: Arkadaşlarıyla birlikte CKMP'ye giren Türkeş de hızlı bir şekilde çalışmalara başlamıştı. Parti müfettişi olmuştu ve bu sıfatla teşkilatları geziyor, denetliyordu. Bir yandan da Türkçülerin partiye kaydolmalarını sağlamaya çalışıyordu. Birçok ilde yeni gençlik kolları kurulmuş ve bu kolların yönetim kurullarına
Türk Yunan Savaşı
İkinci büyük savaşsa Türk'ün Zaferi ile Nihayet bulan ve mahzun gönülleri tezelliği eden 1897 Türk Yunan harbidir. Mustafa Kemal bu tarihte 15 yaşındaydı Bu olaydan bahsederken: - Gençlik hayatımın en heyecanlı günlerini yaşadım. Küçük olmasına rağmen bu savaşa katılmayı çok istemiştim. Az daha gönüllü müfrezelerin arasına katılıp gidecektim. derdi. Tanrı ona bu fırsatı 25 yıl sonra bahşetti. Vatanı istila eden Yunan ordularının karşısına Baş Kumandan olarak çıktı ve onları kahretti
Neyzen Tevfik
Hiç beklenmiyen bir ölüm. Benim ıstırap arkadaşım. oğlum Orhan Veli'yi çok severdim. Çok değerliydi. Varlığı, edebiyatımız ve gençlik için elzem olan bir insandı. Fikir mahsullerini henüz tamamen veremeden öldü. Kıymeti münevverlerimiz tarafından hakkiyle belirtilmelidir. Ona muhabbeti olanlara ve dostlarına sa- bırlar dilerim. Orhan Veli'nin hiç olmazsa tabutunun arkasından yürümek ve mezarına gitmek isterdim. Vücutça biraz hasta bulunuşum buna mâni oldu. Gençlik için elzemdi ve kayıptı, dedim. Açıklıyayım: Gençlik derken, kafa gençliği ve Orhan Veli kafası ayarında olanları kasdediyorum. Yaprakından istifade ettiğimiz verimli dal ansızın kırıldı. düştü; toprağa, tabiatin tâ koynuna girdi. O dalın meyvaları yer yüzünde ve beşerin elindedir. Boşuna bir şekilde kurutmıya teşebbüs edenler bulunsa da ümidimiz ve tesellimiz dalı kırık ağaçtadır. Çünkü, ağacın kökleri çok sağlam ve kuvvetli..
Reklam
- İnanmıyorum, dedi. Nasıl olur da bir anne, artık gençlik çağına gelmiş olan çocuklarına yapacağı işler hak­kında malumat vermez? Olmaz öyle şey.
O'nun ölümünün ardından bakın Neyzen Tevfik neler söylemiştir:
"Hiç beklenmeyen bir ölüm. Benim ızdırap arkadaşım oğlum Orhan Veli'yi çok severdim. Çok değerliydi. Varlığı edebiyatımız ve gençlik için gerekli olan bir insandı. Düşünce ürünlerini henüz tamamen vermeden öldü. Değerli aydınlarımız tarafından O'nun değeri belirtilmelidir. O'na sevgisi olanlara sabır dilerim. Gençlik için gerekliydi ve kayıptır dedim. Açıklayayım. Gençlik derken kafa gençliği ve Orhan Veli kafası ayarında olanları kastediyorum. Yaprak'ından yararlandığımız verimli bir dal ansızın kırıldı, düştü toprağa, doğanın ta koynuna girdi. O dalı, meyvaları yeryüzünde ve insanlığın elindedir. Boşuna O'nu kurutmağa teşebbüs edenler bulunsa da ümidimiz ve tesellimiz dalı kırık ağaçtadır. Çünkü ağacın kökleri çok sağlam ve kuvvetli."
Hiçbir işim yoktu, yazı yazamıyordum, pek fazla arkadaşım yoktu, gençlik tutkularım fazla kullanılmış bir kumaş parçası gibi lime limeydi.
Sayfa 22 - EverestKitabı okudu
Neredesin Arkadaşım
Oğuz hergün gençlik parkına gidip,zürafaya takıp beklemeye başladı.Bıyıklı adamlar tüfekleriyle. oyuncakları vurup vurup Oğuz’a veriyorlardı.Ama Oğuz Zürafayı ve naylon torbalar içindeki bilyeleri isti- yordu.Zürafa ile bilgelerin vurulmadığını gören Oğuz Zürafa ile bilyeleri aşırmak istediğinde polis karakola götürdüler.Anası ağlayarak çocuğunu alıp çocuk yurduna götürdü.
Sayfa 22 - ykyKitabı okudu
163 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.