“Peki dilimizde, kökeni ne olursa olsun, onlarca kelime varken, yabancı bir kelimeyi doğrudan Türkçenin yapısına ve telaffuzuna uyarlamadan kullanmak, hangi aklın ürünüdür?
Derdimiz Türkçede yer alan ve artık bizim olan yabancı kökenli kelimeler değil. Derdimiz, zaten herhangi bir kavramla ilgili onlarca kelimeye sahipken bir topluma özenip o kavramla ilgili bir sözcüğü doğrudan dilimize katmaya çalışmalarıdır.
Aslında bununla ilgili sayfalarca, ciltlerce yazılacak mevzuyu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK müthiş bir şekilde özetlemiştir:
‘Kitap, kâtip, mektup’ benimdir.
‘Ketebe, mektep, yektübü ve geri kalanı Arap’ındır!’
Bu şekilde baktığımızda Türkçeleşmiş kelime nedir, ne değildir, daha net anlamaktayız.
‘Birader’ bizimdir, ‘brother’ İngiliz’in, gibi.”
"Soğuk savaş espirisinden kurtulamamış olanlar 'milliyetçiliği' komünizme karşı olmak sanıyorlardı, iyi-kötü solcu geçinen bazı zevat ise 'milliyetçiliğe' karşı çıkmayı ilericilik."
s.88]
Atilla İlhan, Hangi Atatürk
Sayfa 88 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Atatürkçülük dendi mi, herkes aslan kesiliyor ama, Mustafa Kemal’in ekonomik bağımsızlık, sanayileşme, bağımsızlık ve özgürlük konularında söylemiş oldukları kimsenin kafasını kurcalamıyor.
Atatürk, Türk bağımsızlık savaşının komutanı, yeni Cumhuriyet’in kurucusu ve altı yüz yıllık bir imparatorluğun üzerine, on beş yıl gibi bir zaman süresi içinde damgasını vurabilmiş bir devrimcidir.
Asıl Atatürk devrimi, ne şapka giymiş olmamızdadır; ne Latin harfleriyle yazmamızda; hani o Büyük Millet Meclisi’nin duvarında koskocaman yazılı olan söz vardır ya, ondadır işte: “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ ULUSUNDUR.”