DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin Çin'den
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Reklam
MÜTHİŞ BİR TREN Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
Amelia gözlerini kırpıştırdı. "Öfkelisin." "Sana değil," dedi Ware, yine Amelia'ya uzanarak. Genç kadını dirseklerinden yakalayarak kendine çekti. "Ancak za- manla öyle olabilirim ve bunu istemiyorum. Senin sadece bir yarına sahip olabileceğimi düşünmek beni üzer. Beni seçer sen, Amelia, seni mutlu edebilirim. Geri kalan soru senin beni mutlu edip edemeyeceğin ve bazen benden kendisini öpmemi isteyen o büyümüş de küçülmüş kızın geri dönmesini sonsuza dek beklemek zorunda kalıp kalmayacağımı merak ediyorum." "Ware..." Amelia elini Kont'un çenesine dayadı ve Ware yüzünü genç kadının eline gömerek tatlı hanımeli kokusunu içine çekti. "Ben seni hak etmiyorum," diye fısıldadı Amelia.
Sayfa 257
Buruşuk alnıma çapan bu sefer kendi taşım..
Abbas Halim Paşa'nın Akif'e duyduğu sevgiye fazlasıyla varis olan Prenses'in, baba dostu Akif'in, "Üç kızım var bana İstanbul'da onlar bakar" demesine, "Ben sizin dördüncü kızınızım" diye karşılık vermesine de ne ka­dar sevinmişti. Prenses, Akif'i vatanındaki altı aylık kısa misafirliği sıra­sında hayatında görmediği öyle bir rahatlık ve konfor içinde yaşatmıştı ki: Seni bir nûra çıkarsam diye koştum durdum, Ey, bütün dalgalı ömrümde, hayat arkadaşım! Dağ mıdır karşı gelen, taş mı, hep aştım, lakin Buruşuk alnıma çapan bu sefer kendi taşım! diye seslendiği hanımına acı bir gülümseme ile hasta yatağında, ''Hanım ben sana Allah bize bir son gürlüğü verecek demiyor muydum?" diye takılmaktan kendini alamamıştı. Prenses Emine Abbas, dostunun tabiriyle bir siyanet meleğiydi. Akif'in ölümü beklediği o yatakta Prenses'e bir ithaf kıtası ya­zarak Safahatı göndermek istediği günü de hatırlamıştı, kendisini kahre­den o günü... İthaf kıtasını yazmak isteyen Akif'in dermansız parmakları­nın arasından kaleminin kayarak yere düşüşünü... "Kendisine bir şryler yaza­cak birini buldum; fakat şimdi de yazacak takat bulamıyorum." diyen zavallı dostunun çaresizlik içinde, nemli gözlerle yüzüne bakışını...
Raja’nın Oğlu, Prenses Labam’ı Nasıl Kazandı?
Ülkenin birinde bir Raja yaşardı. Tek evladı olan oğlu, her gün avlanmaya giderdi. Bir gün annesi Rani dedi ki: “Bu üç tarafta dilediğin gibi avlanabilirsin ama şu dördüncü tarafa sakın gitme.” Kadın böyle bir uyarıda bulundu çün- kü dördüncü tarafa gittiği takdirde oğlunun güzel Prenses Labam’ın varlığından haberdar olacağını, sonra da Prenses’i
Reklam
832 öğeden 801 ile 810 arasındakiler gösteriliyor.