“Yıllardır uzun saatler boyunca makinede çalışıyor. İnsanın bedeni gençken yumuşak olur, ama ağır işlerde çalışmak, o işlerin doğası gereği, insanın bedenini macun gibi şekillendirir. Sokakta rastladığım işçi sınıfına mensup adamların çoğunun ne iş yaptığını bir bakışta söyleyebilirim. Bana bakın. Neden böyle yalpalaya yalpalaya yürüyorum? Denizde geçirdiğim yıllar yüzünden. Aynı yılları sığır güderek geçirseydim, genç ve esnek bedenimle şimdi yalpalamayacağım, ama bu sefer de çarpık bacaklı olacaktım. O kız da aynı. Ancak sert olarak tanımlayabileceğim gözlerini gördünüz. Hiç kimse tarafından korunup kollanmamış. Hep kendi başının çaresine bakmış. Kendi başının çaresine bakmış bir kızın gözleri yumuşak ve kibar olmaz, mesela... mesela sizinki gibi olmaz.”
Martin EdenKitabı okudu
Lal sarca’nın güncesinden… 07.05.2009 bugün bana bir tercih hakkı sunuldu, Önder tarafından Ve bana bu tercih hakkını sunarken yanıtımı bildiği halde bunu yaptı. Bana dediki “ seç güzel kızım bartu mu yoksa yankı mı? “ “ onların ne olacak diye sordum” “Birisi zarar görecek.” Dedi. “Ben zarar görürüm onların yerine.” Dedim “Sen benim zarar veremeyeceğim tek göz bebeğimsin” dedi “İkisi de zarar görmesin” dedim. “Seçmezsen ikisine de zarar veririm” dedi. Sonra durdum. Ve hangisinin acısını kaldıramayacağımı düşündüm, İkisinin de acısını kaldıramazdım. Bir tarafımda Beni her zaman iyileştiren, sesime ses olan yankı vardı. Bir tarafımda beni iyileştirmek için kendi acılarını yok sayan, sessizliğime sessiz sevgisiyle karşılık veren bartu vardı. Hangisinin acıyı kaldıramıycağını düşündüm, hangisinin daha güçlü olduğunu ve hangisinin vazgeçmeyeceğini. “ yankı” dedim ardından Önder’e. “O zarar görsün. Bartu kaldıramaz, o kadar güçlü değil.” Benim seçtiğim yine Yankı oldu ama bu sefer, bu onun iyiliği için değildi. “Dördüncü sokak nöbetçisi, lâl sarca”
Lal sarcaKitabı okudu
Reklam
İnsanlara hoşgörülü ve eğitici yaklaşmak
Muaviye b. el-Hakem es-Sülemî (ra) şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber (sas) imam olmuş, ben de cemaatle birlikte namaz kılıyordum. Derken cemaatten bir kişi hapşırdı. Ben, namazda konuşulmayacağını bilmediğimden, "Yerhamükallah!" dedim. Cemaattekiler bana dik dik baktılar. Bunun üzerine kızıp, "Vay başıma gelen! Ne oldu ki bana öyle bakıyorsunuz?" diye çıkıştım. Bu sefer ellerini dizlerine vurarak beni susturmak istediler. Beni susturmak istediklerini anladım ve sustum. Peygamber Efendimiz namazı bitirince bana iyi davrandı. Anam babam ona feda olsun! Ben ondan ne önce ne de sonra, onun kadar güzel öğreten bir öğretmen görmedim. Vallahi o beni ne azarladı, ne dövdü, ne de ağır konuştu. Sadece, "Namazda insan kelamından (dünyevî) bir söz söylemek uygun değildir. Namazda uygun olan söz tesbih, tekbir ve Kur'an okumaktır!" dedi.
Sayfa 10 - Müslim, Mesácid 33; Ebû Dâvud, Salat 171; Nesâî Sehv 20Kitabı okudu
"Evladın kızı erkeği olur mu sefer? Olmaz olur mu, benim iki oğlum bir kızım vardır, erkekler soyumu sürdürecek, kız eloğluna hizmet edecek! Sefer usta, seni doğuran anan erkek miydi de kadınları sevmez oldun? Yoksa anan seni erkeksin diye kızından az mı sevdi acaba?"
Sayfa 88 - Remzi KitabeviKitabı okudu
:p
"Artık bir kızın eteğinin altındakilerden başka şeyler de düşünebiliyorsun, değil mi?" "Eh biraz" dedim. "Ama aklında şüphe kaldıysa bir dahaki sefere pantolon giysen iyi edersin!"
Sayfa 132
Elimi her sefer bir şey için Elimi her sefer bir kere tutarsınız Sonra bütün davalarımla ortalıkta Sonra olanca kalabalığımla yalnız
Reklam
822 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.