Bismillahirrahmanirrahim Övgü ve ihtiramın ziyadesi, Yüce Yaratıcı'nın nimetine mazhar ve "Sizi yeryüzün dehalîfe kıldık" buyruğu fehvasınca adaletle hükmeden sultanların yegâne efendisi olan; farklı tabakalar arasında ihtilaf vukuunda anlaşmazlığın giderilmesi için "Allah'ın size olan nimeti‑ni hatırlayın: Hani siz
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاَخْبَتُٓوا اِلٰى رَبِّهِمْۙ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿23﴾ İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. (Hûd/23)
Reklam
… Namazını özenle kıl, şüphesiz namaz hayasızlık ve kötülükten men eder… Ankebût Sûresi 29/45
Sayfa 19 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Nefes almak bir nimet, vermek ayrı bir nimettir; birincisi yaşatır, ikincisi ise rahatlatır. Şu halde her nefeste iki şükür borcumuz var, kim buna muvaffak olabilir ki. Sadî Şirâzî
Sayfa 9 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Olcaytu, Gazan Han'ın ölüm haberini Ho­rasan'da iken aldı ve emirleri ile konuşarak başta Prens Alafrenk'i, daha sonra ise rakip gördüğü Horkodak'ı idam ettirdi. Sonra batıya yönelip Ucan'a gelip tahta çıktı. 1307'de yeni başkent Sultaniye'yi de kurmaya başladı. 1310 yılın­da Şiiliği kabul etti. Aynı yıl Memlukler'e karşı harekete geçildi lakin erzak sıkıntısı ve salgın hastalık sebebiyle geri dönülmek zorunda kalındı. Bu askeri başarısızlık sonrası Küçük Asya' da (Anadolu) tekrar huzursuz­luk baş gösterdi. Anadolu beylikleri, 1314'te Moğol hakimiyetine karşı baş­kaldırdılar. En fazla zorluk çıkartan Karaman Beyliği oldu. Devlet merkezinde ise Reşidüddin ile Taceddin Alişah'ın arası o denli bozulmuştu ki vezirlerini herhangi bir şekilde birbirinden ayırmak gerekiyordu. Fakat Olcaytu'nun za­manında bu iş halledilemedi. Çünkü 14 Aralık 1316'da öldü. Olcaytu'nun on iki yaşındaki oğlu, babasının ölüm haberini Mazenderan bölgesindeyken aldı. Vasisi Sevinç ise hemen Sultaniye'ye doğru harekete geçti, o böylece hakimiyeti elde edeceğini düşünüyordu. 1317'de Ebu Sa'id babasının tahtına geçti. Fakat başkomutan ilan edilen Çoban, esas hakimiyeti ele geçirdi.
Teravih Namazı İçin Hz.Ömer'in(r.a) İçtihadı
Hz, Peygamber bir ramazan gecesi mescidde -farzdan başka bir- namaz kılmış, cemâat de kendisine uymuştu. Bu ikinci gece de tekerrür etti. Üçüncü gece cemâat aynı namazı kılmak için toplanmış, fakat Rasûlullah çıkmamıştı. Ertesi gün onlara: "Toplandığınızı gördüm, fakat bu namazın size farz olmasından çekindiğim için gelmedim." dedi.66 Sonradan "teravih" diye adlandırılan bu namaz, Hz. Ebû Bekr devrinin tamamı ile Hz. Ömer devrinin bir kısmında toplu olarak câmide kılınmadı. Kimi yatsıdan, kimi gece yarısından sonra, evinde veya mescidde tek başına veya gruplar hâlinde kılarlardı. Hz. Ömer--hilâfeti zamanında- bir gece mescide gelip bu durumu görünce: 'Vallahi bana öyle geliyor ki bunları bir güzel okuyucunun arkasında toplasam daha iyi olacaktır." demiş ve -Kur'ân-ı Kerim'in güzel okuyucularından olan- Übey b. Ka'b'ın (v. 21/642) arkasında cemaat olmalarını temin etmiştir.67 Hz. Peygamberin ashabı, arkasında cemaat olmaktan menetmesi ya Allah Teálá'nın -devam ederlerse- bu namazı onlara farz kılacağını bildirmesi veya cemaatle devamlı olarak kılınması sebebiyle ashâbdan bazılarının bunun, farz olduğunu zannetmelerinden çekinmesi sebebine dayanıyordu. Halbuki Hz. Ömer kendi devrinde bu mahzurun ortadan kalktığını, cemaat halinde kılınmakta da faydalar bulunduğunu ictihadiyle görmüş ve bunu tahakkuk ettirmiştir.
Reklam
237 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.