PARALEL SERMAYE Paralel kelimesini de mevcut Cumhurbaşkanı meşhur etti. Gözlerden kaçan paralel bir durumu yazmam gerekiyor. Düşün dünyamız siyaset ve sermaye yalakası olduğu için bu tür konulara açılıp yazı yazamazlar. Aziz Nesin ve Uğur Mumcu yoksa iş başa düşmüştür. ✓ Birinci paralel sermaye bugün itibarını yerle bir ettiğim her
Olgunlaşan bir meyvenin hem kendinde hem ağacında hem de bunların dışında bir güzelliği, bir hikmeti vardır. Meyve, rengi, parlaklığı, kısaca dış görünüşü ile dışarıdakilerin arzusudur. Meyve; ağacın, yaprakların ve köklerin neticesidir. İşte, sizlerin durumunuz (henüz) meyve durumundadır. Dışarının arzusu ile İçerinin neticesi arasında kalmış, olgunlaşmak, meta olmak yolunda bir varlık, bir bütün. Durumunuz zor durumdadır. Talip egoisttir. Kök fedakârdır. Siz bu iki alan veya plân arasında çok dikkatli, çok uyanık, çok olgun hareket etmekle yükümlüsünüz. Meyvenin ancak çekirdeğinden biraz ilerisi olgunlaşmıştır. Çünkü o kısım köke en önce, ilk bağlı olan kısımdır. Fakat çekirdeğiniz, ilk halkanız ortaya çıktıktan sonra, üst etli kısmını oluşturmak meyvenin kendi vazifesidir.
Reklam
İki Âlemde Cennet
Yunus Emre, cehennemde ateş görmeyince sorar Mâlike. "Hani burada ateş görülmüyor?" deyince Mâlik cehennemin kapıcısına, o da der ki: "Burada dağdan kesilip getirilen tomruklar yanmaz. Herkes kendi ateşine yanar." Kâfirler küfür, münafıklar nifak, âsîler isyan ateşinde yanar. Mü'minler îmân, müttakiler takvå, mukarrebûn zümre Hakk'a kurbet/ yakınlık núruyla aydınlanırlar. İnanan mü'minlerle inanmayanların halini Cenâb-ı Hakk şöyle beyan eder: "İnanmış erkek ve kadınları, defterleri sağdan verilmiş ve ışıkları önlerinde olarak giderken gördüğün gün onlara şöyle denecektir. 'Müjde, bugün içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacağınız cennetler sizindir.' İşte bu büyük kurtuluştur. Münafık erkeklerle münafık kadınların, îmân edenlere: "Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım" diyecekleri gün kendilerine, "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir ışık arayın" denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç tarafında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır." Hadid, 57/12-13.
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
Türk Fırtınası diyor ki;
FENERBAHÇE'Yİ KULLANARAK ALGI DEĞİŞTİRMEYE KALKAN DENSİZLİĞE İNSANLIK AHLAKINI YAŞATAN BİR TÜRK'ÜN YANITLARI Bu yazı ile bugün yeryüzü yerinden oynayacak üzerinde insan olarak yaşayanlar silkinip kendine gelecek. ilmi sır gereğidir. Görülen lüzum üzerine yaşattıklarını sırayla yaşatan ahlakın ihtiyaç duyulan yeni tokat yanıtlarını
Edep ve Adalet
Bir gün medresedeki büyük talebeler, kendilerinden küçük talebelerin gereği gibi hizmet etmediklerinden, tam saygı göstermediklerinden şikâyetçi oldular. Seyda'mızın en önemli yardımcıları olan bu büyük talebeler meseleyi Seyda'mıza açtılar. Maksatları, Molla Abdulhalim'in, küçüklere kızmasını ve büyüklere hizmette kusur
Sayfa 60 - Mevsimler KitapKitabı okuyor
Reklam
Lütfen arkanıza yaslanın,gözlerinizi kapayın ve benimle șu düșünce egzersizini deneyin. Bir dağin zirvesinde birbirimizden uzakta duralim ve birlikte gözlem yapalım. Orada, uzakta, bir adam görüyoruz, zeki ve duyarlı bir adam. Onu izleyelim. Belki de varlğıın dehșetine bir zamanlar bakıp çok fazla sey görmüştür! Belki zamanın ezerek öğüten pençeleriyle karşılaşmıştır ya da kendi önemsizliğiyle -bir zerreden başka bir șey olmayan kendisiyle-ya da hayatın geçici ve ihtimallerden oluşuyor olmasryla. Şehvetin korkuyu yatıştırdığını öğrendiği güne kadar korkusu ham ve dehșetliydi. O yüzden șehveti zihnine buyur etti ve acımasız bir rakip .olan sehvet, çok gecmeden diğer düșünceleri gölgede brrakt Ama șehvet düşünmez, sadece arzular ve hatirlar.
Sayfa 250Kitabı okudu
İlginç olan husus, bizzat Barkan’ın bir başka vesileyle belirtmiş olduğu üzere, Abdullah (“Allahın kulu”) adının bu devirde hemen her zaman, mühtedilerin gayrimüslim ataları için kullanılmış olan bir ıstılah olmasıdır: “Abdullah oğlu falanca” ifadesi, kendi Müslüman olan falancanın babasının gayrimüslim olduğunu gösterir.
"Bırakın kendinizi o nehre, bırakın akıntı alsın götürsün sizi.Açın kollarınızı arkanıza yaslayın.Felaketinize hazır olun, kendi felaketinizi karşılayın."
ayrılık mektubu
Ortalık henüz tamamen kararmamış olduğu halde perdeleri kapadı ve lambayı yaktı, masanın başına geçerek, kurşunkale­miyle ve acele acele yazmaya başladı: "Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilir­sin ... Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen
Sayfa 261
116 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.