Deniz, bizlerden daha özgür. Hadi, dalgalar gibi kükreyerek içinizdekileri dökün de göreyim sizi.
Sayfa 11 - Altın Kitaplar.Kitabı okudu
Binlerce güzel umutları yakamoz yakamoz geçti gözünün önünden. İçi kıpır kıpır oldu.
Reklam
"Çamaşır nasıl üstümüzü, başımızı temizliyor; paklıyorsa insan da her zaman çamaşırın paklanması gibi kirli düşüncelerden aklanmalı. Herkes birbirine temiz, apak duygularla yaklaşmalı," dedi çamaşır teknesinin başına otururken.
Annem her zaman, "Bir kadın, anneliğin ne olduğunu, anneliğin ne kadar değerli olduğunu ancak çocuğunu doğururken ve ilk memesini bebeğine verip emzirirken anlar. Annelik işte odur. Anlatılanları, yazılanları geç" derdi.
Tuz yığınlarına baktı. "Tuz yığınları asla beni caydıramayacaksınız çalışmaktan. Çalışmaya ve yaşama sıkı sıkı bağladınız beni. Adalardan gelirken adın gibi yakıcı, kanatıcı yaşamın zorluklarını bilerek geldik. Uzun yıllar var önümde. Zorluklarıma, yarama seni basarım, bana güç verirsin, yutarım her şeyi. Anladın mı insanı pişiren tuz tarlası?
Zati, fakirlik, yoksulluk sırtımızda, oralardan bizlerle birlikte geldi. Güneş sana vurdukça nasıl parlıyor, ayaklarımı yakıyorsan, yaşam için de içimi öyle yakıyor, parlatıyorsun
Reklam
67 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.