Yine nesillere, geri bir Şarklı olarak gösterilen Âkif bakın, Şark âlemi hakkında ne diyor, Şarkı nasıl görüyor, gösteriyor: "Ne gördün şarkı gezdin?"diyorlar,gördüğüm yer yer: Harap iller;serilmiş hânümanlar,başsız ümmetler, Yıkılmış köprüler,çökmüş kanallar,yolcusuz yollar; Buruşmuş çehreler, tersiz alınlar, işlemez kollar. Bükülmüş beller,incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar, Düşünmez başlar,aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar, Tegallüpler,esaretler,tahakkümler,mezelletler. Riyâlar;türlü iğrenç iptilâlar,türlü illetler. Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar,yanmış ormanlar, Ekinsiz tarlalar,ot basmış evler; küflü harmanlar. Cemâatsiz imamlar,kirli yüzler, secdesiz başlar. "Gaza"namıyla dindaş öldüren bîçare dindaşlar..
Sayfa 136Kitabı okudu
Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç arkadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar, beşinden kovulmak canlarına tak demiş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de gözlerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
Kıyamet nedir? Nasreddin Hoca'nın, bacı ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet dediği gibi herkesin ölümü kendi için bir kıyamet demektir. Bundan ötürü hepimiz için sonunda ölüm muhakkak olduğundan Halley'in bu defaki teması tehlikesinden kurtulmakla ne ölümden ne kıyametten ebediyen kurtulmuş sayılamayacağımıza göre birkaç sene sonra olacak bir hadisenin bugün olması ihtimaline lüzumundan çok korku ve telaş göstermek akla ve mantığa uygun değildir.
Sayfa 48 - Iş bankası kültür yayınları
"Biricik sevgilim, bu benim vasiyetimdir. Başka maddi var- lıklar için yapılıyor da, neden kalbin hazineleri için de vasiyet hazırlanmasın? Aşkım benim bütün varlığım değil mi? Burada sadece aşkımla ilgitenrnek istiyorum: O senin Clemence'ının yegane hazinesi oldu, ölürken de sana bırakacağı tek şey. Jules, hala seviliyorum, mutlu
İsa’nın dirildiğini gören bir Hıristiyan mümini gibi dili tutulmuş bir halde bakıp duruyormuş.
O gün bugündür rahat yüzü görmemiş olan Gazze'yi 7 Kasım 1917 günü işgal etti İngilizler. Tesadüfe bakın ki, İngilizler Gazze'ye girmek üzere iken Dışişleri Bakanları Balfour, "topraksız millet" dediği Yahudilere, "milletsiz toprak" olan Filistin'de bir 'yurt' verileceğini ilan ediyordu. Arthur Koestler'in dediği gibi, "Bir millet, ikinci millete, üçüncü milletin toprağını veriyordu." Dünya tarihinde eşi görülmemiş garip bir mantıkla kurulmuş bu yapay devletin feci bedellerini ne yazık ki 'ikinci millet', yani Filistinliler ödemeye mahkum edilmişti.
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.