Tüm cesurca değişim hamleleri daha fazla bireysellik ya da benliğe odaklanma yönünde hareket etmeyi gerektirir. Karşımızdaki kişi ister sevgilimiz, eşimiz, çocuğumuz, kardeşimiz, ebeveynimiz, arkadaşımız ya da patronumuz olsun, benliğe odaklanma değişme ya da (mümkün olmayan biçimde) karşı tarafı düzeltme yönündeki verimsiz çabalarımızdan vazgeçmemizi ve kendimiz üzerinde çalışmaya olabildiğince fazla çaba harcamamızı gerektirir. Andak bu olduğunda çıkmazdaki modellerden kurtulabilir ve yeni bir dans yaratabiliriz.
Daha tatminkar bir birliktelik ve özgün bir duygusal etkileşim doğrultusunda ilerlemek için ilk etapta kaygıyı azaltmak için durumun şiddetini azaltmamız gerekebilir. Önemli bir ilişki çıkmaza girdiğinde ılımlı biçimde yeni bir hamle yaparak, mizah ve biraz da muziplikle yeni bir tavır alarak, söylemek istediğimiz şeyi uzun bir bilimsel eserden ziyade bir paragrafta anlatarak değişimin güçlü ve cesur temsilcileri olabiliriz. Adımlarımızı yavaş yavaş ve sükunetle atmayı denemek aynı zamanda kendi kaygımızı ve değişime ilişkin suçluluk duygumuzu kontrol altında tutmamıza da olanak sağlayan şeydir, böylelikle güçlü karşı adımlar devreye girmeye başladığında rotamızdan şaşmayabilir ve kendimize odaklanmayı sürdürebiliriz .
Duygularımızın farkında olabilmek ve bunları ifade edebilmek bir zayıflık değil, güçtür. Ancak duygularla ilgili olarak yıkılmanın ya da duyguların içinde boğulmanın kimseye bir faydası yoktur. Duygularımız hakkında düşünebilmemizin bir faydası vardır. Düşünmekle kastettiğim erkeklerin çok iyi yapmaya özellikle meyilli olduğu biçimde entelektüelleşmek ya da duygusal konulardan uzaklaşmak değil. Sadece duygularımız hakkında düşünebileceğimizi ve bu duyguları nasıl, ne zaman ve kiminle birlikte açıklamak istediğimizde ilgili bilinçli kararlar alabileceğimizi söylemek istiyorum.