"Zaman zaten bencil bir kavram ya da varlık. Varoluşu gereği çevresini gözetmeyen bir durum işte . Alnımızın ötesinde ki bütün kavramlar aslında soğuk hatta gaddar gibi görünüyor. Seni buraya getiren ölüm bile sen öldükten sonra ne olduğuyla ilgilenmiyor."
"Burada, hangi dilden olursa olsun bütün sözler kulağa anlaşılır gelir. Dil öğrenmeye ya da çeviriye gerek yoktur. Ölümde herşey ortak ve eşittir."
Reklam
"Sanırım ölümün sesleriyle doğrudan bir bağlantısı var. Ebedi sessizlik, kainatın en ihtişamlı bestesi olabilir".
Din fikri, denilebilir ki, insan idrakinin doğuşundaki zaruretindendir. Beşer tarihinin yedibin senelik sahifelerinde isimleri görülen kavimlerin hep bir din ile mütedeyyin oldukları tahakkuk etmiştir. Lâkin zannedilmemelidir ki din fikri yedibin seneliktir. Din "insan" ile beraber zuhûr etmiştir. Bu itibarla Din ve İnsan kelimeleri âdeta müteradif kelimelerden sayılır. Çünkü yekdiğerinden ayrılması kabil değildir. Tarihten evvel yaşamış insanlarda dahi din fikrinin var olduğu inkârı kabil olamayacak bir surette anlaşılmıştır. Zamanımızdan üçyüz elli bin sene evvel tahmin edilen Dördüncü Zaman başında yaşadıkları, bıraktıkları bakiyeler ve fosiller ise sâbit olan ve taşlaşmış kemiklerine nispetle "Neanderthal", "Kromanyon" v.s. gibi isimlerle yâdedilen eski insanlarda dini fikrin mevcudiyeti, buna delâlet eden izlerle görülmektedir. Bu eski insanlardan bir kısmınin cesedlerinin hususi bir itina ile hep aynı vaziyette defnedilmiş olması, kabirlere dikilen büyük taş parçaları, makber olarak seçilmiş olan mağaraların tertibi ve birçok alâmetler dinî fikrin mevcudiyetini göstermektedir.
Sayfa 60 - müteradif: Eş anlamlı.
Ben Makber. Sevdiklerinize giden bu yolda size eşlik etmek benim için harika bir duygu.
Sayfa 51 - MakberKitabı okudu
Şiirde åhenk; anlam, ses akışı, söyleyiş, ritim ve ses benzerliği ile sağlanır. Ancak åhenk bunlardan birine indirgenemez. Zaten åhenk; tema çevresinde dille ses ve söyleyişi şiire özgü yapıda birliğe ulaştıran temel ögelerden biridir. Her insanın, her topluluğun, her kültür ve yaşama seviyesinin, belki de her dünya görüşünün beraberinde getirdiği bir âhenk zevki ve tercihi var. Kahramanlık şiiri okur gibi aşk şiiri okumak sanat zevki olan insanların pek hoşuna gitmez. Hürriyet kasidesini okur gibi Makber'i okumak, Makber'deki ses ve söyleyişle Ömr-i Muhayyel'i seslendirmek pek hoş ve doğru olmaz sanıyorum. Her halde her şiir kendi sesiyle gelir. Bu ses, kelimeleri birleştirerek yeni birimler ortaya çıkarır Şiirin ahengi hissedilmeden, anlaşılmadan, tespit edilmeden onu okumak doğru değil dersek hata eder miyiz? Sanmıyorum. Çünkü burada okumak sözüyle şiiri içten veya duyulacak tarzda seslendirmeyi kastediyoruz.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.