Sahi günah denen şey neydi? Ne, ne zaman günah, ne zaman değildi? Buna kim veya kimler karar veriyordu? Papazımız Der Arsen mi, Ali Paşa camii' nin imamı mı?
Doldur ey saki, bu cem bezminde bir gün mey biter
Boş kalır fani kadehler, tel susar, hey hey biter
Dem geçer, devran döner, hicran biter, her şey biter
Boş kalır fani kadehler, tel susar, hey hey biter.
Bazen insanlar "bir finduğun içini" yalnız başlarına yiyemeyecek kadar mı salaklaşıyor, bu denli mi duygu yüklü oluyorlardı? Duygusallığın doruk noktasına yuva kuranlara âşık mı deniyordu? Yoksa aşk, salakların içine düştükleri bir tuzak, kendi başlarına ördükleri bir koza mıydı? Neyse ne! Yuvarlatılarak sokağa atılmış bir kağıt parçasına patlattığı voleyle, deminden beri kafasını kurcalayan ve kağıt top kılığına bürünmüş aşk havalandı, kendi etrafında döne döne süzüldükten sonra kolu kanadı kırılıp mecburi inişe geçti, yuvarlana yuvarlana, kaldırım kenarındaki sabunlu su birikintisinde meçhule doğru yelken açtı.