Sonunda yıldızlı geceyi gece bir sokak fenerinin dibinde boyamayı başardım. Gök yeşil mavi, su koyu mavi, toprak yerler mor. Şehir mavi ve menekşe rengi, fener sarı, ışınları altın-kızıl sarı ve bronz yeşile kadar gidiyor. Göğün yeşil-mavi alanı üstünde Büyük Ayı yeşil pembe ışıltılıdır, göze batmayan solgunluğu gaz fenerinin sert altın sarısıyla karşıtlık halindedir. Ön planda renkli iki figürcük: âşıklar.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Efraim bir sürü kadının intihar ettiğini söylüyor ama bu akşam Fener'in maçı var. Keyifler hiçbir şekilde ertelenmiyor.
Bir gün Halide Edip ona “Deniz feneri gibisiniz” dedi “Işık sattığımızda göz kamaştıracak kadar parlaksınız, ışık söndüğü zaman da hiçbir şey görmek mümkün değil.” Bunu duyunca mavi gözleri ışıldadı.
Sayfa 337Kitabı okudu
Biraz da Ağla Descartes
"(...)Mahur bir sabah başlamıyor, kurşuni, kalın örtüsünün altında kireçlenmiş kıkırdaklarını oynatmaya zorlanan şehir. Apartman yükseltilerinin deliklerinde ağaran tek tük cılız ışık.Titrek ellerim, damarlı, lekeli. Dönüp o sokağa, saplantılarına gelecekler. Ben şimdiyim, lanetli dumanların bozkır göğüne savrulacağı bacalarda umutsuzluğu bekleyen. Düşlerin son kemirdiği, iskelet antenlerin artıklarıdır. Kokuşmuş çöp bidonlarının ardından gerinerek çıkan ak dişli, o hep aynı alaca köpek. Ölüm karası önlükleri içinde okullarına giden çocukların ardında. Çantalarında dinamit. İstersen, hatırın için, buruşuk bulut, esmez rüzgar, uçmaz martı zamanları yerine yüz binlerce mavi kırlangıç masalı çizelim defterimize, yağmuru getireceklerse bardaktan boşanırcasına, susamışlığımıza. Hadi beni avut, soluğunu ağzıma daya, canlandır, gülümset(...)"
Sayfa 68 - YKYKitabı okudu
Kemal’in evindeki toplantılara güvenilir dostlar dışında katılan olursa, Nâzım’ın, tahta döşeme altına saklanmış ilk basım kitapları çıkarılmıyor ortaya. En çok ‘Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Destanı’ndan bölümler okunuyor. Meğer ne kadar yumuşak, ‘kalbinin infarktı’ gibi üstüne titrerce okuyormuş ‘mavi gözlü dev’ şiirlerini. Uzun yıllar sonra kırk beşlik plakta dinlemiştim de kendi sesinden. ‘Bu gün pazar / Bu gün beni ilk defa / güneşe çıkardılar / Ve ben..’ Utandıran, zayıflığı böylesine yücelten duygusal şiir. Faik en küçüğümüz. Kemal otuzu geçkin. Gaga burunlu, varyok ağız, deli bakışlı. İğnelemediği, hele yufka yanını yakaladı mı, inceden alaya almadığı kimse yok. Korkunç dayanıklı içkiye. Sertel’lerin evine girip çıktığından, Esat Âdil Müstecâbi’yi tanıdığından söz ederdi. İnanırdık.
Reklam
338 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.