Elia Kazan'a verdiğim söz gereği, İstanbul'da iki yaka arasında mekik dokuyan şehir hatları vapurlarından birindeyiz. Hava güzel; yanımızdan Rus gemileri geçiyor, yiyecek peşindeki martılar beyaz birer hayalet gibi mavi sulara pike yapıyor. İstanbul Boğazı'nın enfes günlerinden biri daha...
Sayfa 77 - Kara Karga YayınlarıKitabı okudu
Neden Ders Dinlerken Bazen Uykumuz Gelir?
Geçtiğimiz yıl sonuçları yayımlanan bir araştırmada, beynimizin ödül sisteminin bir parçası olan nükleus akumbens (NAcc) adlı bölgenin aynı zamanda uykuyu tetiklediği keşfedildi. Bu yeni bilgi ders dinlemek, yolculuk yapmak gibi uyaran miktarının düşük olduğu yani sıkıcı olabilen durumlarda neden uykumuzun geldiğini açıklamamıza olanak sağlıyor. Normal şartlarda, uyanık olduğumuz saatler boyunca beynimizdeki adenozin molekülü miktarı artar ve uyku yolaklarını harekete geçirir. Adenozin almaçlarından A2A’nın NAcc bölgesinde yoğun olarak bulunması, bilim insanlarına bu bölgenin adenozin yığılmasına gerek kalmadan beyni yavaş dalga uykusuna sürüklediğini düşündürdü. Kahve ve çay aracılığıyla alınan kafein molekülleri, A2A reseptörlerini engelleyerek uyanık kalmaya yardımcı uyaran görevi görebilir. Işıklandırmanın iyi olmadığı dersliklerde uykumuzun gelmesinin tetikleyicisi ise güneş ışığı bileşenlerinden mavi ışığın eksik olmasıdır. Beynimizde uyku-uyanıklık döngüsünü yöneten üst kiyazmatik çekirdek (SCN), gözdeki retinadan aldığı mavi ışık sinyalleriyle vücudumuzu uyanık tutar. Ortamdaki mavi ışık miktarı azaldıkça SCN, vücudu uyku periyoduna yönlendirmeye başlar
Sayfa 53 - Tubitak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“...Doğayı düzeltmeye çalışmak yerine,kavramayı ve korumayı öğren.Boks maçı izlemek yerine,kitapçıya git;eğlence merkezleri yerine uzak diyarlara yolculuk et.Bütün bunların ötesinde ,seni içinden usulca uyaran sese kulak kesil.Hayatın senin elinde,onu başkasına bırakma ...”
Geçmiş Hayalinden Bugünün Acı Gerçeğine Kısa Bir Yolculuk
Karşı kıyı Romanya. Orada da "kalafat" isimli bir başka Tuna limanı var. O güzel Tuna kıyısında, akşamın olduğu yerde grup vakti bir çay söyleyip üstadın deyişiyle o çayı karıştırırken "köpük köpük", "duman duman" zamanı eritiyoruz. Yahya Kemal'in, "Geldikti bir zamanlar Sarı Saltuk'la Asya'dan Dağıldık bir bir Diyar-ı Rum'a Anadolu'dan" beytinden başlayıp Necip Fazıl'ın Sakarya türküsüne, oradan da "Haniya kardeşlerin Mavi Nil, yeşil Tuna Giden şanlı akıncı Ne gün döner yurduna" deyip kendimizden geçiyor ve de akşamı bitirip geceye geçerken, "kökü mazide olan atiyiz" gibi büyük laflar ederken hâl-i perişanımızı aklımıza getiren, daha doğrusu bize titremeden kendimize getiren bir olay cereyan ediyor. Bulgar polis ekipleri bizi sorguya çekmeye başlıyorlar. Bırakın rahatımızı, ağzımızın tadı bile kaçıyor. "Kimsiniz?", Burada neye duruyorsunuz? "," Pasaportunuz var mı? "," Vizeniz hâlâ geçerli mi? " gibi bize beylik soruları soruyorlar. Sorarlar tabii, zaman onların zamanı, beylik onların beyliği; ne demişti Hüseyin Raci Efendi; " Aziz-i vakt idik a'da zelil kıldı bizi Esir-i bela - vü sefil kıldı bizi "
Sayfa 64 - TimaşKitabı okudu
Yalnız deniz bilir denizlerin derinliğini.
"Türkiye yi doğu, Yunanistan ı batı sayan, uygarlığın kaynağını Yunan mucizesi dediği gökten inme bir kavrama inanan görüşte ve bu yanlışı ,bizim için çok zararlı görüşün yüzyıllardır silinmemesinde aramalı"
Reklam
1.000 öğeden 961 ile 970 arasındakiler gösteriliyor.