İnsanlar tarafından anlaşılmadığını düşünen kişinin, insanların yer almadığı bir dünyada kendisini daha mutlu duyumsaması doğaldır. Oğuz Atay'ın çocukluğundan başlamak üzere zamanının çoğunu kitapların, kurmacanın dünyasında geçirmesi; onun öğrenmeye ve edebiyat estetiğine olan düşkünlüğü kadar, insanların dünyasından bir kaçış denemesi olarak da nitelendirilebilir.