Kuantum Fiziğinde ise Bilgide doğruluğun ölçütü Empirik kesin­likte değil
Bilgi kuramında akılcılığı savunan herhangi biri, daha önce gördüğü­müz gibi, bir Descartes veya Spinoza gibi bilgide doğruluğun ölçütünü kesin­likte bulur; bu kesinliği ise genel olarak onu meydana getiren kavramların açık seçikliğinde ve onlar arasındaki ilişkilerin tutarlılığında arar. Bunlardan olu­şan, parçaları arasındaki ilişkilerin tam ve tutarlı bir biçimde kurulmuş oldu­ ğu rasyonel bir sistemi, bilimin erişmek istediği bir ideal olarak kabul eder. Oysa Plotinos tam bunun tersini söylemektedir. Onda akıl düzeyinde nesneler hakkında sahip olduğumuz açık ve seçik algılarımız (Tanrı) Bir'in bilgisine erişmek söz konusu olduğunda, yerlerini tümüyle kendine özgü, biricik ve dile getirile­mez bir deneye bırakmaktadırlar. Burada söz konusu olan artık ne diskürsif bir akıl yürütme, ne felsefi bir temaşadır, yalnızca ve tümüyle mistik bir veed­ dir (ecstasy).
Sayfa 215 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okudu
Inception :)
İşlevsel bir çevrede insanın “kendini evindeki kadar rahat” hissetmediği, tıpkı kutsal bir mekana dönüştürülmek istenen kilisede tılsım işlevi görecek parlak boyalı tahta bir Hakiki Haça ihtiyaç duyulması gibi, gerçekliğin merkezinde yer alan, gerçekliğin varlığını gerçekliğin içine yerleştirilerek kanıtlayacak mutlak gerçekliğe ait bir ayrıntıya gerek duyulmaktadır.
Sayfa 109 - Doğubatı Yayınları. 4. Basım Eylül 2023. Çevirenler: Oğuz Adanır, Aslı Favaro.
Reklam
Sag beyin & Sol beyin farki
Beynimiz iki farklı bölüme ayrılmıştır, sol ve sağ. Beynimizin bu iki bölümü, tamamen farklı yönlerimi­zi ve düşünce biçimimizi yönetir. Aşağıdaki, Robert E.Ornstein'in The Psychology of Consciousness (Şuurun Psikolojisi) adlı kitabındaki çalışmaya dayalı liste, beynin her bir bölümünde kullandığımız farklı yönle­ri göstermektedir.
Bir odada ne kadar çok ayna varsa yalnızlık duygusu da o kadar yoğundur.
Evli iki kadın bir kitapçının vitrinine bakıyorlarmış. Biri diğerine, “Bak, Kocanıza işkence Etmenin Yolları adında bir kitap var” demiş. Öteki kadın heyecanlanmamış. Kitaba bakmamış bile - “İhtiyacım yok, benim kendi yöntemim var” demiş. Ötekine işkence etme konusunda herkesin kendi sistemi vardır, çünkü ancak eziyet ve yıkım yoluyla bir insan nesneye dönüştürülebilir. Bir gün Nasrettin Hoca kahveye girmiş. Çok öfkeli, çok kavgacı ve tehlikeli bir hali varmış. “Birisinin karıma çirkin yaşlı cadaloz dediğini duydum. Kim o herif?” demiş. Çok uzun boylu, kuvvetli, dev gibi bir adam ayağa kalkmış. “Karima bunu ben söyledim, ne olmuş?” demiş. Adama bakan Nasrettin hemen yatışmış. Adam tehlikeliymiş. Yaklaşmış ve “Teşekkür ederim, ben de böyle hissediyorum ama bunu söyleyecek cesareti bulamıyordum. Sen bunu yapmışsın, çok cesur bir adamsın” demiş. Bir ilişkide ne oluyor? Neden hep çirkinleşiyor? Sevmek neden bu kadar imkânsız? Neden her şeye zehir bulaşıyor? Çünkü zihin daima nesneleri idare etmeyi sever, çünkü nesneler asla başkaldırmaz; daima sadıktırlar, asla itaatsizlik etmezler. Bir insan canlıdır, ne yapacağını kestiremezsin. Ve yönetemezsin - diğer insanın özgürlüğü sorun olur.
Fromm "sevme sanatı" derken insanın yaşadığı...
"Günümüzde tüm arzular, projeler, istekler, tutkular ve ilişkiler satılabilmek ve tüketilebilmek için soyutlanmak (ya da somutlaşmak), yani göstergeler ve nesnelere benzemek durumundadırlar."
Reklam
366 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.