Bazı Köfteler
İşin güzeli, burnuna kızarmış köfte kokuları geliyordu. Ne severdim çocukken köfte yemeyi. Çocukken duyulan mutluluğun kesinlikle köftelerle bir ilgisi vardı. ... Sonunda tavanın kapağı açıldı. Birbirinden güzel köfteler narince çıktılar ortaya. Hepsi cızırdamaya devam ediyor, sanki coşkumu paylaşıyorlardı.Ne zamandır yemediğimdendi belki ama köfteler için rahatlıkla birini öldürebilirdim. Birden köfteleri saymak geldi aklıma;Tavada tam altı köfte vardı. "Eh" dedim içimden, "her birimize ikişer köfte düşüyor." Ben bunu içimden söylediğimi zannederken... "Köfteler Mucize'nin oğlum.Anası bıraktıydı sabah onun yemeğini."
...bugünün gençlerine ne oluyor? Oğlumu görmek için yatılı okula gittim. Büyüyünce adam olacak mı, nasıl bir adam olacak bilemiyorum. Daha şimdiden öğrenmiş büyüklerine, başkana yaltaklanmayı. Bana 'Okul müdürüne sık sık kimiz getir baba.'dedi. Niye getirecekmişim? Aslında kötü bir öğrenci de değil, iyi okuyor. Öyleyse niçin istiyor kimiz getirmemi? Nasıl konuştuklarını bir görseydin! Ben çocukken Aleksandrovka'da Efremov adında bir Rus'un yanında çalışıyordum. O Rus beni bir Kızıl yumurta bayramında kiliseye götürmüştü. Bugün bizim çocuklarımız sahneye çıkıyor, şarkı söylüyorlar. Tıpkı o kilisedeki ilahileri söyleyenler gibi, ellerini hazır ol durumda yanlarına yapiştiriyorlar. Suratları asık, söylediklerinin hepsi birbirine benziyor, bir söylediklerini bin kere söylüyorlar sanki. Anlamıyorum, hoşuma da gitmiyor. Zaten bugünlerde anlamadığım çok şey var.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Daha küçüçük bir çocukken, ona dövüşmesini ben öğretmiştim. “Bak oğlum, yumruğunu vururken kolundan değil, belini döndürüp omuzundan yükleneceksin. Yani, bütün bedeninin ağırlığını yumruğunda toplayacaksın.” “Ama baba, ben kimseye vurmak istemiyorum ki… Dövüşmeyi de hiç sevmiyorum.” “Peki, seni dövmeye kalktıkları zaman ne yapıyorsun?” “Kaçıyorum!.. Böylece kimsenin canı yanmıyor.”
4: 3 Ben bir çocukken babamın evinde, annemin körpecik tek yavrusuyken, 4: 4 Babam bana şunu öğretti: "Söylediklerime yürekten sarıl, Buyruklarımı yerine getir ki yaşayasın.” 4: 5 Bilgeliği ve aklı sahiplen, söylediklerimi unutma, onlardan sapma. 4: 6 Bilgelikten ayrılma, o seni korur. Sev onu, seni gözetir. 4: 7 Bilgeliğe ilk adım onu sahiplenmektir. bütün servetine mal olsa da akla sahip çık. 4: 8 Onu el üstünde tut, o da seni yüceltecek, ona sarılırsan seni onurlandıracak. 4: 9 Başına zarif bir çelenk, görkemli bir taç giydirecektir. 4: 10 Dinle oğlum, sözlerimi benimse ki, uzasın ömrün. (Özdeyişler-Proverbs)
Ketuvimdedir.Kitabı okudu
Bir Hatıra Çocukken yatağımdan her kalkışımda, yerdeki yastık ve minderleri görüp, annemin dağınıklığından dolayı söylenip dururdum. Büyüdüm, evlendim ve nur topu gibi bir erkek çocuk sahibi oldum. Oğlum da bana benzemiş olmalı ki, geceleri kıpır kıpır dönüp, ikide birde yataktan düşüyor. Ve şimdi ben, rahmetli anacığıma fatihalar okuyarak, yavrumun düşebileceği yerlere minderler seriyorum.
Bir zamanlar İttihatçılar varmış, İttihatçılar diye bir parti bunlar. Eskiden, daha Birinci Dünya Savaşı patlamazdan önce... Bu ittihatçıların kurduğu hükümet iş başında. O zamanlar İttihatçıların Musa Kâzım Efendi denilir bir şeyhülislamları varmış. Bu Şeyhülislam Musa Kâzım Efendi'nin taşrada yaşar bir dostu varmış, bu dostunun da çocukları çok,
Geri15
56 öğeden 51 ile 56 arasındakiler gösteriliyor.