2021:Türkiye!
Gazetelerin birinci sayfasında yalnız reklamlar var artık. "BEYİN YIKAMAK"! İç sayfalar uzay yolculuklarına, gün geçtikçe çoğalan televizyon eleştirilerine ayrılmış. Cicili bicili kuponlar da boy gösteriyor. "Beş bin kupon biriktirene bedava dünya gezisi", "on bin kupon kes apartman katı kazan". Bizleri iyiden iyiye enayi yerine koyuyor bu zengin patronlar be! Kumaş verenler, hayat sigortaları, paralar, otomobiller derken tüm ülkeyi tatlı düşler içinde uyutacaklar.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası
Türkiye'nin işsizler ordusu ekmek kapısı olaraktan daha Alamanya'yı keşfetmekten çok önceleri, bu bizim yeğen Alamanya'ya gitti. On yıl kadar sonra Alamanya'dan döndü ki, öyle bir değişmiş, öyle bir değişmiş, biz bunu tanıyamadık da, halis Alaman sandık. Alamancanın en kibarcasını öğrenmiş ve Türkçesi az bi şey bozulmuş. Kimi Türkçe sözleri unutmuş. "Aaaa, nasıl derler?..." diye kekeleye kekeleye konuşuyor. Kendi demesine bakılırsa yeğenin o kibar Alamancasını Alaman'ın ayak takımından olanlar bile anlayamazlarmış. Alamancasına aşkolsun da, bir de bir huy edinmiş, her sözün başında, ortasında ve sonunda "Ah zooo..." deyip duruyor. Bizim yeğen "Ah zooo'suz konuşamıyor. Dayanamadım sordum: - Yeğen, ikide bir "Ah zoo, ah zooo..." demektesin. Bu "Ah zoo" ne demeye gelir?
Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Anlat derdini Markopaşa’ya” diye bir laf vardır ülkemizde… Soruna muhatap bulamadığımızda, bizi dinler gibi yapan ama çözüme dair hiç bir şey geliştirmeyen insanlar ya da kurumlar için söylediğimiz bu söz, benim incelememde yer değiştirecek; bu kez Markopaşa bize derdini anlatmayı deneyecek. Hadi o zaman, çok bekletmeyelim paşamızı. Türkiye
Yaşanmış Hikayeler / Rumeysa
Siz hiç hastahâne köşelerinde bîçare bekleşen anne ve babaları gördünüz mü? Ya da hiç hastalıktan aylarca uykusuz kaldığınız oldu mu? Veya çocuğunuzu tedavi ettirmek için ayakkabılarınızı sattınız mı? Peki, bu acıları çeken çevremizdeki bir kardeşinize el uzattınız mı? Bir gün hastamız olmadan hastahâneye uğrayıp, daha önce hiç tanımadığınız
Sayfa 292 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Necip Fazıl oldukça kısa boylu, gövdesine göre bacakları fazlasıyla kısa, hiç de yakışıklı sayılamayacak bir adamdı. Gel-gelelim, kendisini bir âfet, bir erkek güzeli sarardı her nedense. Ben, on dört yaşlarındayken, Necip Fazıl'ın üstündeki gömleğe göz koymuş; bu güzel mavi gömleği, benim eski bir gömleğimle değiş tokuş etmesini önermiştim.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında antifaşist ve Sovyet dostu bir çizgi izleyen Tan gazetesi, savaştan sonra ise üç temel noktaya odaklanmış durumdadır: Birincisi, savaş boyunca Nazizm'i savunanları teşhir ederek onların savaş sonrasındaki demokrasi söylemlerinin sahteliğini açığa çıkarmaktı, İkincisi, savaş boyunca yürütülen SSCB karşıtı
Reklam
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.