Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
GAZETENİN BİR HAFTASI: KÜBİTEM için tutulan daire Devlet gazetesinin en lüks bürolarından birisi idi. Apartmanın girişi Bayındır sokaktandı ama salonu Meşrutiyet caddesine bakardı. Üç oda ve bir salondan oluşan büronun bir odası sırf Dündar Taşer'e tahsis edilmişti. Dündar Taşer misafirlerini burada karşılar görüşür, sohbetlerini burada
SEVİYORUM seni, sen yasaların en yumuşağı, onunla boğuştuk ve sayesinde olgunlaştık; sen o büyük hüzün, hiç bastırmadığımız, sen o orman, içinden hiç çıkamadığımız, sen o şarkı, her suskunluğumuzda mırıldandığımız, sen o karanlık ağ, saklanan kaçak duygularımızın takılıp kaldığı.
Reklam
Bilgi ve Orman
Sorunlarımıza dair bilgi sahibi değilsek, başımız beladan kurtulmaz.. (İçimizdeki Problemi tam olarak anlayabilirsek , onlarla daha rahat savaşabiliriz.
Sayfa 66 - DomıngoKitabı okudu
Ormanda dolaşmak bir kitabî heves, bir imkânsızlık, ihmal ve nihayet terk edilmiş bir ütopya. Birçok şehirli gibi ben de zaman zaman ormanda gezmeyi arzuladığımı düşünürüm ama en yakındaki ormana bile kolay kolay gitmem. Hiç gitmem. Hep bir gün gideceğimi düşünürüm çünkü eninde sonunda gitmemek olanaksız ve büyük gaflettir. Gitmedikçe, görmedikçe, özlemedikçe orman da artık güzel bir kelimedir. Irmak gibi, sevda gibi...
Ormanda dolaşmak bir kitabî heves, bir imkânsızlık, ihmal ve nihayet terk edilmiş bir ütopya. Birçok şehirli gibi ben de zaman zaman ormanda gezmeyi arzuladığımı düşünürüm ama en yakındaki ormana bile kolay kolay gitmem. Hiç gitmem. Hep bir gün gideceğimi düşünürüm çünkü eninde sonunda gitmemek olanaksız ve büyük gaflettir. Gitmedikçe, görmedikçe, özlemedikçe orman da artık güzel bir kelimedir. Irmak gibi, sevda gibi...
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ey anlayışın mutluluğu, imgelemi ve duygulanmayı aşan mutluluk. Evreni gördüm, evrenin çok özel tasarılarını gördüm. İngiliz Kilisesi Kitabı'nda anlatılan kaynağı gördüm. Sulardan yükselen dağları gördüm, ilk orman adamlarını, onlardan yüz çeviren sarnıçları, onların yüzlerini paralayan köpekleri gördüm. Öteki tanrıların arkasına gizlenmiş yüzü-belirsiz tanrıyı gördüm.
Reklam
Ne var ki orman, çürümüş bir zeminde beraberce ve apayrı olarak adım adım yürümekten başka hayatı olmayanlar için yeterli bir yerdi, bir memleketti.
Kara gökyüzündeki tüm yıldızlar yanıp sönüyor, .. Yıldız tozu dökülüyor. Yaşayanların hiçbiri, göğü ve yıldızlarıyla bu dünyanın ne kadar güzel olduğunun farkında değil. Üstelik bunun sebebi her şeyin bir şeyi anımsatması, onun da bir diğerini anımsatması ve bunun böyle devam etmesinden başka bir şey değil. Anıların iyice eskimeleri, uzak bir köşede kalmaları gerekiyor can acıtmamaları için. Ve acıya dair anıların da güzel olması için. İçimde, aslında orman olan kara lekeler var, aslında göl olan kobalt mavisi gözler; ormanlar kar kokuyor, göllerse balık. Bunlar bana bir şeyi anımsatıyor (ama neyi?). Annem kahve hazırlıyor ve solmuş bir karanfili buketten çıkarıyor. Nihayet yürümeyi unuttum, yemek yemeyi ve konuşmayı.
Sayfa 105 - MetisKitabı okudu
Nergis çiçeği
'Bir kervancının getirdiği kitabı eline aldı Simyacı Kapağı yoktu kitabın, ama gene de yazarının kim olduğu nu anladı: Oscar Wilde'dı yazar. Kitabın sayfalarını karış tarırken Narkissos'u anlatan bir öyküye rastladı. Narkissos'un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsü ne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş. Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu Oscar Wilde Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman perileri Oryasların onu bir acı gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde. "Neden ağlıyorsun?" diye sormuş Oryaslar. "Narkissos için ağlıyorum?" diye yanıtlamış göl. "Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman perileri. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından." "Narkissos yakışıklı bir genç miydi?" diye sormuş "Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki?" diye kanal vermiş iyice şaşıran Oryaslar. "Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu!" Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş "Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı oldu ğunu hiç fark etmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum çünkü sularıma eğildiği zaman, gözlerinin derinliklerin de kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum." "İşte çok güzel bir hikâye," dedi Simyacı."
570 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.