Ama bir serüvenimiz var. Dilin geçirdiği macera yüzünden bugün pek çok şairimiz yaşamıyor. Yeni nesiller onları tanımaktan mahrum. Öyle de trajik bir durum var ortada. Bir Baki bilinmiyor. Bilinmiyor derken, okunmuyor. Fakültelerde, kürsülerde belki okutulur, oda çok çok okutulur, işte hepsi o. Nesimî dev bir şair. Bunları rahatlıkla batıda Goethe, Baudler ile kıyaslayabilirsiniz. Bunların üç kelimesi insanı ayağa kaldırır. Ne dünya, ne de biz o şairleri yeterince tanımıyoruz, tanıyamıyoruz, bunun da başlıca sebebi dil. Divan şiirinin Osmanlı toplumunda sadece saraya has olduğu, halkta çok fazla yer edinmediği gibi bir anlatım içerisine giriliyor bugün. Oysa biz biliyoruz ki Osmanlı'da pek çok kasabada bile divan sahibi olan şairler var. Tabii, yüzlerce şair var. Divan şiirimiz eskiden geniş şekilde bilinir ve okunurdu. Yalnız elit tabakanın meclislerinde değil halk meclislerinde de okunurdu divan şiirimiz. Bugün bile Urfa'ya gitseniz Fuzuli, Baki, Nabi, Leyla Hanım okuyan esnaftan herhangi bir kişiyi bulabilirsiniz. Sizin işaret ettiğiniz anlatım içerisine girilmesinin sebebi son dönem Türkiye'sinde Türk milletinin kimliğini reddeden bir aydın tabakanın yetişmesi ve divan şiirini karalamak için ortaya böyle bir slogan atmalarıdır. Yoksa Divan şiiri katiyyen halktan kopuk bir şiir değildir.
Sayfa 211Kitabı okudu
Orhangazi'den Murad Hüdavendigar'a
OĞUL SANA DİYECEKLERİM VAR.. OĞUL DEVİR SENİN DEVRİNDİR BİZ TAŞIMIŞ OLDUĞUMUZ BAYRAĞI BUNDAN BÖYLE SANA EMANET EDERİZ. BİZ YOLUN SONUNA GELDİK... SEN DAHA BAŞINDASIN... CENAB-I MEVLA SALTANATINI MÜBAREK KILSIN... OĞUL, SALTANATINA MAĞRUR OLMA.... UNUTMA Kİ DÜNYA, HAZRET-İ SÜLEYMAN'A KALMAMIŞTIR... UNUTMA Kİ DÜNYA SALTANATI GEÇİCİDİR. LAKİN BÜYÜK BİR FIRSATTIR. ALLAH YOLUNDA HİZMET VE PEYGAM- BERİMİZ ALEYHİSSELAM'IN ŞEFAATINE MAZHARIYET İÇİN BU FIRSATI İYİ DEGERLENDIR DÜNYADA AHİRET ÖLÇÜSÜNE BAKARSAN EBEDI SAADETI FEDA ETMEYE DEĞMEDIGI NI GÖRECEKSİN OĞULI RUMELİ HRİSTİYANLARI RAHAT DURMAYACAKTIR. SEN O CANİBE YÜRÜ RUMELİ'NİN FETHİNİ TAMAMLA... KONSTANTINIYEYI (ISTANBULU) YA FETHET YAHUT FETHE HAZIRLA BABAM OSMAN GAZI HAN, SÖĞÜT VE DOMANİÇ'TEN İBARET BİR AVUÇ TOPRAĞI BEYLİK YAPTI... BİZ ALLAH'IN İZNİYLE BEYLİĞİ HANLIĞA, SULTANLIĞA ÇEVİRDİK... SEN DAHA DA BÜYÜĞÜNÜ YAPACAKSIN OSMANLI'YA İKİ KITA ÜSTÜNDE HÜKMETMEK YETMEZ... ZİRA İLAYI KELİMETULLAH AZMİ İKİ KITAYA SIĞMAYACAK KADAR YÜCE BİR AZİMDİR... SELÇUKLU'NUN VARİSİ, BİZ OLDUĞUMUZ GİBİ ROMA'NIN DA VARİSİ BİZİZ OĞUL KUR'AN-I KERİM'İN HÜKMÜNDEN AYRILMA ADALETLE HÜKMET GAZİLERİ GÖZET... DİNE HİZMET EDENLERE HİZMETİ ŞEREF SAY FAKİRLERİ DOYUR, ZALİMLERİ CEZALANDIRMAKTA TEREDDÜT GÖSTERME EN KÖTÜ ADALET GEÇ TECELLİ EDEN ADALETTİR SONUNDA HÜKÜM ISABETLI DE OLSA GECİKEN ADALET ZULÜMDÜR
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu'nun 19. yüzyıldaki tarihi büyük ölçüde Avrupalıların bakış açısına (özellikle de Avrupalı devletlerin diplomatik belgelerine) göre yazılmıştır ve bu nedenle aşırı ölçüde tek taraflıdır. Bu anlatım, "Avrupa'nın Hasta Adamı"nın ve Avrupalı devletlerin "Doğu Sorunu"nu nasıl ele almak zorunda kaldıklarının hikâyesi olmuştur. Bu hikâyede, (Avrupa'nın tutkuları kapsamında kutsallaştırıldığı gibi) liberalizmin ve milliyetçiliğin "ilerlemeci" ve bu nedenle kaçınılmaz olduğuna dair dile getirilmemiş bir varsayım yer alır. Diğer taraftan Osmanlılar (bütün İslam dünyasına yapıldığı gibi) durağan, modern olmayan ve çöküyormuş gibi resmedilir. Bu Osmanlı "başarısızlık"ı, 19. yüzyılda imparatorluğun parçalanması ve 1918'de Britanya ile Fransa tarafından nihai olarak paylaşılması açısından haklılık koşulu olarak öne sürülür.
Avrupa ve Dünya (1750-1900), Osmanlı İmparatorluğuKitabı okudu
Osmanlı tarihçilerine olan büyük tutkumdan doğdu. Yıllar boyunca sabahlara kadar okudum, hâlâ okuyorum. Herhalde dünya yüzünde bu kadar gerçeküstü, bu kadar korkunç ve görkemli bir tarih az bulunur. Sonra Latin Amerika romanını düşündüm. "Büyülü gerçekçilik" akımına dönüştürdükleri Karayip masalları, Osmanlı'nın inanılmaz zenginliği yanında çocuk oyuncağı gibi kalıyordu.
Sayfa 134Kitabı okudu
Fatih Sultan Mehmed
Dünya devleti ebedi değildir. Fani cihanda da hiç kimse ölümsüzde değildir. İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır.
Günümüzde yapmaya çalıştıkları da bu değil mi.Allah fırsat vermesin.
Biz İngilizler, refâh ve se'âdet içinde yaşamamız için, bütün dünya devletlerinde ve müstemlekelerimizde fitne ve tefrikalar çıkarmak zorundayız. Osmanlı Devleti'ni de ancak böyle fitnelerle yıkabiliriz... Senin vazifen, halkı, idare edenlere karşı isyana sevk etmektir! Müslimânların ittihâdları, muhabbetleri bozulup, kuvvetleri dağılınca, onları rahatça imhâ ederiz...
Sayfa 19
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.