1521'de fethedilen Belgrad Orta Avrupa'ya yapılacak seferler için önemli bir garnizon görevi üstlenmişti. Bundan kısa bir zaman sonra da Macaristan Osmanlı hakimiyetine alındı (1526). Böylece Osmanlılar ilk defa ciddi bir Katolik nüfusu idaresi altına aldı. 1532'deki Viyana seferi sonuçsuz kaldıysa da Avusturya, Osmanlı Devleti'ni rakipsiz bir güç olarak kabul etmek zorunda kaldı. Bununla birlikte Safevilere karşı aynı derecede başardı olunamadı. Sultan, 1534'te çıktığı Irakeyn Seferi'nden eli boş döndü. Tahmasp, ülkesine giren Osmanlı ordularını karşılamak yerine sefer güzergahundaki lojistik imkanları ortadan kaldırmayı, ekinleri yaktırarak yerel unsurlardan yem ve yiyecek teminini imkânsız hale getirmeyi tercih ediyordu. Böylece Osmanlılar karşısında mukadder olan yenilgiyi hiç tatmadı.
Sayfa 208 - Yeditepe Yayınevi 1. Baskı Ekim 2022Kitabı okudu
Asya'nın Ayak Sesleri
Bahid Efendi bir iki ilmi yoklamadan sonra Bediüzzaman'a sorar: "Avrupa ve Osmanlılar hakkında fikriniz nedir?" Bediüzzaman son derece basit bir ifade ile; "Avrupa, bir islam devletine hamiledir, günün birinde onu doğuracak; Osmanlı da Avrupa'ya hamiledir, o da onu doğuracak." cevabını verir.
Sayfa 325Kitabı okudu
Reklam
Bâbür'ün modern ordusu
Bâbür muharip kuvvetlerini en yeni askerî bilim ve teknolojiyle donatmaya çalışırken batıdaki Osmanlılar piyade yeniçeri birliklerinin ateşlediği fitilli misket tüfekler ve barutlu toplar geliştirmiş ve 1514'te gerçekleşen Çaldıran Savaşı'nda Safevîleri mağlup etmişti. Aldıkları yenilginin ardından Safeviler de ok, yay, mızrak ve kılıçla donatılmış hafif kızılbaş süvari birliklerini takviye için bu yeni savaş teknolojilerini hızla benimsemişlerdir. Benzer şekilde Bâbür de el işi misket tüfekler yapan, pahalı top mermileri döküp ateşleyen ve "Anadolu [Rum] usulü bir yöntemle top arabalarını halatlarla birbirine bağlayarak korumayı bilen çok sayıda Osmanlı tebaasını devletinde istihdam etmeye başladı 1519'da tüfekli keskin nişancıların uzak mesafeden düşmanları nasıl öldürdüğünü gören Bâbür, bu tekniğe alışık olmayan Orta Asyalı ve Hint düşman birliklerinin yaşadıkları şaşkınlık ve korkuya da şahit oldu. Ağır topların Afganistan gibi dağlık bir coğrafyada kullanım alanı sınırlıydı ancak bu toplar Hint düzlüklerinde Bâbür'ün işine yarayacaktı.
Osmanlılar ileride bir imparatorluk olma yazgılarını başlangıçta bir coğrafi rastlantıya borçluydular.
şeyh saidin yayınladığı bildiri*
Türkler ve Osmanlılar, 400 yıldan beri din ve hilafet adı­na bizi, yavaş yavaş esarete, karanlığa, cehalete ve yok ol­ma yoluna ittiler. Onlar hayat denizinin ölülerini yiyorlar. Türkler, eskiden aramıza göçerek gelip yerleştiler. Hi­le ve desiselerle ülkemizi zaptedip harabeye çevirdiler. Kürdistan hiçbir dönemde bu denli harebe olmamıştı.
Sayfa 165 - *bu bildiri kürtçe ve türkçe olarak erzurum, van, bitlis, diyarbakır, elazığ ve malatyada dağıtılmıştır. **kürtçe ismi pepuk olan bu kuş, yuvasını başka bir kuşun yuvasına yapma özelliğine sahiptir.Kitabı okudu
İstanbul’daki Halife, er geç padişahlığını bekleyen şahane bir nöbetçidir. Bütün şer’iyeciler, medreseciler, muhafazakâr Osmanlılar, hepsi onun etrafında manevî bir saf birliği kurmuşlardır. Fakat İsmet Paşa’nın grup toplantısındaki meşhur cümlesi de kulaklarında çınlamaktadır: “Tarihin herhangi bir devrinde, bir Halife, eğer zihninden bu memleket mukadderatına karışmak arzusunu geçirirse, o kafayı behemehal koparacağız!”
Sayfa 447Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.