- Postacılar, doğru. Mektupları düşünür. Onları taşır. Onların içinde saklı kaderi taşır. Görevi bu. Ellerimi tutuyor. Yanaklarımdan öpüyor. - Sen iyi bir adamsın Postacı. Dünyada iyiler azalıyor, kendine iyi bak. Ahmet Bey'in eşine selamlarımı söyle. Ona de ki; Ahmet Bey'i gördüm de. Yaşlı bir Alman kadın bizi görüştürdü. İşler yolunda de. Yakında döner, meraklanma de. Artık gözyaşlarımı tutamıyorum. Ağlayarak arabaya doğru gidiyorum. Son bir defa geri dönüp kapı eşiğinde bize el sallayan kadına bakıyorum. Helal olsun kadın sana. Almansın falan ama, adamsın yani.
Sayfa 76
Postacı, kadın eve girinceye kadar bulunduğu yerde kalıyor. Ne ileri, ne geri. Kaderini bu kadının kaderine bağladı sanki. O gülünce gülecek, o ağlayınca ağlayacak. Şimdi de eli kırılmış. Dönüyor, keçi yolundan kahveye tırmanmaya başlıyor. Eli kırılmış ha! İyi-kötü şimdiye dek yazısını öpüp kokluyordu. O da çıktı elinden Kadının kırılmayan bir uzvu kalmadı. Yakında düşer. İçinde çürüyen bir ağaç gibi birden devrilir. Bir şey yapmam lazım ama ne? Ama ne, deyince duruyor, geride aşağılarda kalmış eve bakmaya başlıyor. Evin kapısında kadın. Kadının elinde mektup. Kadının yüzü büyüyor, büyüyüp yaklaşıyor. Yaklaştıkça değişiyor. Ap-ak bir değirmi çehre, iri ela gözler, fındık burun, düğme dudaklarıyla gencecik karısı oluveriyor. Kaybolunca, Postacı yeniden yokuşa vuruyor. Mesele basit; kadına duyduğu ilgi onu kaçıp giden karısının yerine koymasıyla ilgili.
Sayfa 63
Reklam
Postacı ferahlıyor. Sanki kadın doktora gitmiş, sanki doktor teşhisi koymuş, sanki ilaçlar iyi gelmiş, sanki İnci eski günlerine dönmüş. Yahu bu herif bir başağrısı mı ki, aspirin alınca geçiversin. Postacı işte uçtum akıllının teki. Ancak Postacı'nın uyarısı işe yaradı. Remzi Bey ağzından girip, burnundan çıkarak İnci'yi ikna edip doktora götürdü. Durum pek iç açıcı değil. Doktorun dediği; Kendini üzmeyecek, eve tıkılıp kalmayacak; gezecek, eğlenecek, bir şeylerle meşgul olacak; bir de hap vermiş, sabah bir, yatarken iki. İyi güzel de bu kadın bunları yapabilir mi? Onun yarası merhem kabul eder mi? Yaramı sarmaya yar kendi gelsin, deyip duruyor. Bunu anlamak lazım. Doktor reçetesini yazmış, vazifesini yapmış. Gerisi hasta ile hasta sahiplerine kalmış. Oh, ne âlâ.
Sayfa 57
Biraz uzun ama son zamanlarda ülkenin halini özetleyen bir alıntı
- ...ormanın serinliğini, kırların dinginliğini severim bilirsin; beni çoğu kez romantik olmakla suçlamışsındır. Ömrümde siyasetin lafını bile duymak istemiyordum ama siyaset beni kovuyor. - Peki hangi partiyi tutuyorsun? - Hiçbirini, zaten bu yüzden huzurum kaçtı. Benim bütün siyasetim şu: Müzik, resim severim; iyi bir kitap benim için çok
Sayfa 278 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları (*Honore Gabriel Riquetti de Mirabeau, Fransız yazar ve politikacı. Bu devrimci konuşmacı daha sonra kraldan para yardımı almıştır.)Kitabı okudu
Postacı elindeki zarfı uzatıyor. - Mektubunuz. Kadın mektubu alınca Postacı'yı unutuyor. Şalına sarınarak bahçenin öteki ucuna doğru ağır ağır gidiyor. Zarfı açmadı. Hep böyle yapar. Bir zaman elinde gezdirir. Sanki yeni görüyormuş gibi puluna, yazısına bakar. Zarftan yayılan buğunun sıcaklığına sığınır. Ne duyar, ne düşünür, kimbilir? Ama bu mektupla buluşması, onu taşıması, okşayıp koklaması; sonra yazı masasının kütüphanenin olduğu köşeye geçmesi, zarif zarif açacağıyla incitmeden korkarak dikkatlice açması bayağı bir törene dönüşür. Pencere kenarında Boğaz'ı gören bir koltuğa oturup okur. Koltukta saatlerce kalır. Ardından sigaralı gezinme faslı başlar. Fasıl salondan bahçeye çıkar, elde defalarca okunmuş mektup tur üstüne tur atar. Postacı mektubu veriyor, Büyük Hanımla sohbet ediyor, bilhassa dedikoduların yayılmasından sonra evde fazla kalmamaya çalışarak bir mazeret uydurup ayrılıyor. Bahçe kapısını kapatırken kadına son kez bakıyor. Orada, bahçenin en ucunda, yine Boğaz sularına bakarak, bir heykel gibi hareketsiz ve sessiz dikiliyor.
Sayfa 57
B. Önyargıların Kurgusu
Kadının bir erkeğe karşı hiçbir cinsel istek duymadığını varsayalım. Bu kadın erkeğe karşı nasıl davranmalıdır ki herhangi bir tecavüz olayı gündeme gelmesin? Bu soruya Weiss'ın çalışmasında % 52 oranında, kadının erkekle sohbet edebileceği yolunda cevap verildi. Fikri sorulanların hemen hemen yarısı (% 48), sadece konuşmanın bile zorla
Reklam
92 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.