İbrahim Müteferrika, Osmanlı ülkesinde ilk basımevini kurabilmişti. Şeriat bu kurumda din kitaplarının, Kur’an’ın basımını kesinlikle yasaklamıştı. Bunun kökeninde bir geçim, gelir sağlama nedeni vardı. Kitapları elle yazıp çoğaltanların gelirleri azalacak, bir süre sonra büsbütün, kesilecekti. Osmanlı yönetimi bu köklü nedeni göremedi, işi inanç açısından, gâvur icadı yönünden ele aldı. Sonra, önce yasaklanan, bu gâvur icadı’ndan en çok yararlanmaya kalkanların gene dinciler oldukları görüldü: Camilerin elektrikle aydınlatılmasının doğru olamayacağını, din yönünden bir suç sayılması gerektiğini ileri sürenler o kurumların mumlarını yakmakla görevli kimselerdi, geçimlerini o yolla sağlıyorlardı. Bir süre sonra bu aydınlatma türüne karşı çıkanlar camilerini elektriklerle donattılar. Radyoda Kur’an okunmasının büyük bir günah (suç) olacağını ortaya atanlar, kısa bir süre sonra, her gün radyoda Kur’an okunmasını istediler, okunmamayı da din bakımından bir suç, İslam dinine saygısızlık, dinsizlik saymaktan geri kalmadılar. İstediğimiz sayıda çoğaltabileceğimiz bu örneklerden insanın bir çıkar varlığı olduğunu, çıkarı yüzünden boyuna kendi kendisiyle çelişkiye düştüğünü anlıyoruz.
Sayfa 37
İnsanların farklılıklarını, hayatın zenginliğini kabul etmek bizi önyargıların baskısından kurtarır. Zihinsel şemalarımızın eksik olduğunu kabul etmek, bizi öğrenme ve gelişmeye açık kılar. İnsanın gerçekliği tam olarak algılayamayacağını bilmek bizi diğer insanları dinlemeye ve dayanışmaya yönlendirir. Farklılıkları görmek, olayların bütünlüğünü daha iyi anlamamızı, doğru bir anlayış geliştirmemizi ve doğru seçimler yapmamızı sağlar.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
..pratik fayda kavramı zahirî masumiyetinin ötesinde bizi karanlık dehlizlere çekecek bir mahiyete sahiptir. Her şeyi plastik hâle getirmenin pratik ve ekonomik faydası olabilir ama insanın yaşam kalitesine bir katkısı olur mu ? Eğitim sisteminin pratik faydası gençleri meslek hayatına hazırlamak olabilir ama onları iyi insan yapar mı ? Bilimin teknolojinin bir aracı hâline gelmesi pek çok pratik fayda sağlıyor olabilir ama varlığın ve hayatın anlamını kavramamıza katkı sağlar mı ? Anlam, pragmatik değerler silsilesine dâhil midir ? Yoksa onu da gereksiz, karmaşık, işlevsiz ve pratik faydası olmayan bir kavram olarak geride mi bırakmalıyız ?
İNSANÎ İLİŞKİLER / Muâmelât
314 Hikmet ve İbret Dolu Bir Hutbe • Ukbe b. Âmir el-Cühenî'den (ra) rivayetle: Resûlullah (sas) ile Tebûk Gazvesi için yola çıktık. Resûlullah (sas) uyumak üzere yattı. Gece geçti, güneş bir mızrak boyu yükselene kadar da uyanmadı. Uyandığında: "Ey Bilâl! Ben sana Bu gece sabah namazını bizim için gözet! demedim mi?" buyurdu. Bilal
Sayfa 314 - Siyer YayınlarıKitabı okudu
Ibrahim Sûresi / 7.Ayet 7. Hani Rabbiniz, (size) şöyle bildirmişti: “Andolsun ki eğer şükrü yerine getirirseniz elbette size (nimetimi) artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok çetindir.”3 Allah’a karşı şükrü yerine getirmek; emirlerine itaat, zikir ve verdiğinden vermekle gerçekleşir. Şükrü yerine getirmek, Rabb’in rahmetinin, şefkat ve iltifatının şükür sahibine yönelmesini sağlar, basireti açar. Şükrü yerine getirmek, nimetleri verenin tanındığına ve kalpteki imanın dinamikliğine işarettir/delildir. Yediğimiz, içtiğimiz helal rızıklar son derece kıymetli bir hazine olduğu halde, şükrü yerine getirmeme/şükürsüzlük, onları, hayvânî zevklerin tatmin edildiği ve sorumluluğu ağır olan nesneler haline getirir. Şükürsüzlük nankörlüğe, nankörlük ise nimetin er geç elden gitmesine, helak ve azaba sebep olur.4
İmam Gazâli şöyle der ; “ Bil ki akıl ancak din ile hidayete erebilir .Din de ancak akıl ile açıklık kazanıp anlaşılır hâle gelebilir.Akıl temel , din de bina gibidir .Bina olmadığında temel bir işe yaramaz. Temel olmadığında da bina sağlam olmaz” .
Reklam
1.000 öğeden 951 ile 960 arasındakiler gösteriliyor.