اى كه پرسديم از حال بني آدم و ديو
ey ki pürsidiyem ez hâl-i benî âdem ve dîv
من جوابيت بكيم كه دل از كف ببرد
men cevâbiyet begûyem ki dil ez kef bebered
ديو بكريزداز آن قوم كه قرءن خوانند
dîv bigorîzed ez ân kavm ki Kur'ân hânend
آدمى زاده نكه داركه مصحف ببرد
âdemî zâde nigeh dâr ki Mushaf bebered.
Ey bana şeytan ile insandan
hangisinin üstün olduğunu soran,
Sana gönül açıcı bir cevap vereyim:
Şeytan Kur'an okuyan taifeden kaçar da gider,
Fakat gözünü iyice aç ki,
insan mushafı çalar da gider
Şeyh Sâdi Şirâzî
عمر گرانمایه در این صرف شد
ömr-i girân-mâye der in sarf şûd
تا چه خورم صیف و چه پوشم شتا
tâ çi horem sayf ve çi puşem şitâ
Kıymetli ömür iki düşünce ile geçiyor:
Yazın ne yiyeyim, kışın ne giyeyim?
Irak'ta zalim bir sultan, bir yoksulun, sarayın kemerinin altında şöyle konuştuğunu gördü:e
"Padişahım, sen de bir kapının ümitlisisin. Öyleyse kapının murat eşiğine göz dikenlerin isteklerine cevap ver. Yüreğinden derdi atmak istiyorsan dertli yürekleri sıkıntıdan kurtarmalısın. Mazlumlar adalet ister. Onların gönüllerinin acı çekmesi Padişah'ı tahttan kovdurur,ülkesinden arttırır. Sen serin sarayında rahat içinde uyuyorsun, garipler güneş altında kavruluyor. Bu doğru mudur? Padişahından adil olmasını isteyemeyen insanın hakkını Allah kıyamet günü mutlaka alacaktır."