İşarat-ül İ'caz: 3 Nükte Mevcut
ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠّٰﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ ﻭَ ﺑِﻪِ ﻧَﺴْﺘَﻌِﻴﻦُ Tenbih: İşaratü'l-İ'caz Tefsiri; eski Harb-i Umumî'nin birinci senesinde, cephe-i harbde, me'hazsiz ve kitab mevcud olmadığı halde te'lif edilmiştir. Harb zamanının zaruretinden başka, dört sebebe binaen gayet muhtasar ve îcazlı bir tarzda yazılmış; Fatiha
Sayfa 5 - Zehra Yayınları
Derin sularda yalnız bir mümin: Garaudy 1
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz. Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
Reklam
Sadi Irmak'ın 1983 tarihli söyleşisinden aynen aktarıyorum: İstanbul Üniversitesinde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm: "Avrupa'ya talebe yollanacaktır." Allah Allah dedim! Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan Anlaşması yeni imzalanmış, bu durumda Avrupa'ya talebe... Lüks gibi gelen bir şey... Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Burhan Ümit'lerle, Necip Fazıl'larla beraber... Benim ismimin yanına Atatürk, "Berlin Üniversitesine gitsin" diye yazmış. Vakit geldi, Sirkeci Garındayım ama kafam çok karışık. Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezziinin sesini duydum: "Mahmut Sadiiii!... Mahmut Sadiii! Bir telgrafın var." Yaklaşıp "Benim" dedim. Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu: "Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz." Atatürk'tendi telgraf: "Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum; alevler olarak geri dönmelisiniz!" Şimdi gel de haylazlık et, bakalım!
Alman ilim adamları, Slavların dil tarihlerinin temellerini kurdular. Gerhard F. Müller (ı 705-ı 786) ve Augusi L. Schlö-zer (ı735-ı809) kendilerini Rusya'nın incelenmesine vakfetti-ler. Müller, Rusya'da yaşadı. Schlörer birkaç yıl gaybubetten sonra Göttingen'e geri geldi ve fevkalade parlak bir şekilde ga-zetecilik mesleğini ifa etti. O, geri
Hem de hakaik-i tarihiyedendir(tarihi hakikatlerdendir)ki: Bir şahıs çok fenlerde(ilimlerde) meleke sahibi ve mütehassıs(uzman) olamaz. Ancak ferîd(eşsiz) bir adam, dört veya beş fenlerde mütehassıs olabilir. Umuma(hepsine) el atmak, umumu terk etmek demektir. Bir fende meleke, o fennin suret-i hakikiyesidir(gerçek suretidir). Onunla temessül etmek(görünür olmak)gerektir. Zira bir fende mütehassıs ve malûmat-ı sairesini mütemmime(diğer bilgilerini tamamlayıcı) ve meded verici etmez ise malûmat-ı perişanından(bilgilerinin dağınıklığından) bir suret-i acibe(acayip suret) temessül edecektir. Tenvir(aydınlatmak) için bir latîfe-i faraziyedir: Nasılki başka âlemden bu küreye gelen tasvirci bir nakkaş(sanatkâr) farz olunsa; halbuki ne insanı ve ne insanın gayrısı, tam suretini görmemiş belki herbirisinden bazı a'zâsını görmekle insanın tasviri veyahut gördüğü eşyanın umumundan bir sureti tasvir etmek isterse; meselâ: İnsandan gördüğü bir el, bir ayak, bir göz, bir kulak, yarı yüz ve burun ve amame(sarık) gibi şeylerin terkibiyle(bir araya getirmesiyle) bir insanın timsali(örneği); yahut nazarına tesadüf eden atın kuyruğu, devenin boynunu; insanın yüzünü, arslanın başı bir hayvanın sureti yapsa; nasılki imtizacsızlıkla(uyuşmasıyla) kabil-i hayat(canlılığa kabiliyetli) olmadığı için şerait-i hayat(hayat şartları) böyle u'cubelere(şaşırtıcılığa) müsaid değildir diyecekler ve nakkaşı müttehem(itham) edecekler. Şimdi bu kaide, fenlerde aynen cereyan eder. Çaresi odur ki: Bir fenni esas tutup sair(diğer) malûmatını avzen(havuz) ve zenav(suların biriktiği yer) gibi yapmaktır.
Canım Mustafa Kemal
İstanbul Üniversitesi‘nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm: “Avrupa’ya talebe yollanacaktır.” ”Allah Allah” dedim! Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan yeni imzalanmış, bu durumda Avrupa’ya talebe. Lüks gibi gelen bir şey.Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına Atatürk, “Berlin Üniversitesi’ne gitsin.” diye yazmış.… sirkeci-gari Vakit geldi, Sirkeci Garı‘ndayım; ama kafam çok karışık.Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzi ismimi çağırdı.“Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var.” “Benim” dedim. Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu: “Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz.” İmza: Mustafa Kemal atatürk Okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım. Düşünün 1923‘te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi? Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü‘nü kurdum. Kürsü başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım. Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım.. -Sadi Irmak
Reklam
38 öğeden 61 ile 38 arasındakiler gösteriliyor.