Türkler tarih bilmezler. Çoğunluğun okuma yazması yok. İmamları da halka okudukları duaları anlatmazlar. Türklerin ibadet dili Arapçadır... Eskiden Türklerin bilge adamları varmış. Şimdi yazıları yok. Bizde kiliselerde Lâtince ne kadar anlaşılıyorsa onlarda da Arapça o kadar anlaşılır.
Hep mi aynıyız yıl 1554
Zira Türkler tarih bilmezler. Çoğunluğun okuma yazması yok. İmamları da halka okudukları duaları anlatamazlar. Türklerin ibadet dili Arapçadır. Eskiden Türklerin bilgi adamları varmış. Şimdi yazıları yok. Bizde kiliselerde Latince ne kadar anlaşılıyorsa onlarda da Arapça o kadar anlaşılır.
Sayfa 256 - KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI : 885Kitabı okudu
Reklam
Atsız Yeniden Mahkemede: “Konuşmalar” yazısına karşı tepkiler resmî makamlar üzerinde de tesirini göstermiş ve Atsız ile derginin sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek hakkında dava açılmıştır. Bunun üzerine Atsız, yazının üçüncü bölümünde şunları yazar: "Memleketi parçalamak isteyen, Kürt devleti kurmak için Kürtçülük yapmak isteyenlere
1960-1975 YILLARI ARASI 1960'ta ilk ihtilal. Türkçülerde yine ümit ve hareketlenme var. İhtilalin içinde yer alan Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının tasfiyesine rağmen ümitler kırılmamış. Türk milliyetçileri siyasete giriyor. Atsız ve Türkçüler, Türkeş'in arkasında. 1970'ler, soğuk savaşın en şiddetli rüzgârlarının estiği yıllar.
Tenkit
İzzet Bey (değil ise diğer bir adlı olsun) coğrafya yazmış; .Molla Hüseyin ilmihâl yazmış, Süleyman Efendi, yeni usul elifba çıkarmış; biraderim (kardeşim) Ali Ağa, millî roman yazmış; birader falanca komedya uydurmuş... Bunların her birine iki "aferin” ile üç "maşallah” denilip geçilir ise kitap bazarı yakın zanıanlarda boyalı kâğıttan aman bulamaz ve edebiyatta gidiş ve meslek görülemez; boyalı kâğıt dibinde basılmış kalır. Tenkidin meydan alamadığındandır (gelişemediğindendir) ki bugün de bir kitap alınacak ise serlevhasına (başlığına) bakılıp alınamaz; içini araştırmak lâzım geliyor. Çünkü adı ile mayası (özü, içeriği) arasında Balkan dağları vardır.
Sayfa 228Kitabı okudu
Tenkit
Bez pazarına arşın, ekmek pazarına okka nasıl lâzım ise edebiyata ölçü olan tenkit, belki daha ziyade lâzımdır. Edebiyat gıda-yı maneviyemizdir (manevî besinimizdir) ki gıda-yı maddiyeden daha mübarektir; mizan ister. Her ne olur ise olsun giymiyoruz, her ne olsa olsun yemiyoruz da her ne olur ise olsun okunur mu? Çuhaları, bezleri çeşm edip (gözden geçirip?) derecelerini bilmek zarur olur da alınacak ve okunacak eserleri, hikâyeleri ve fennî kitapları mizana alıp (ölçüp biçip) ne derece şeyler olduğunu bilmek gerek olmaz mı? Bunların mahiyet ve derecesini tayin edecek "bîtarafâne tenkit''tir (yansız, objektif eleştiridir). Lâkin bütün memaliki İslâmiye'de (Müslüman ülkelerinde) "hiciv” malûm, "medhiye” muteber olunup, "tenkit” lisanlarda ve lügatlerde görülmemektedir. Tenkidin makam-ı âlisine (yüce makamına) arslan yuvasına girmiş tülki (tilki) gibi gıybet yerleşmiştir.
Sayfa 227Kitabı okudu
Reklam
169 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.