“Annelerin annesi...”
Minik ellerini öpüp kokladı okulun kapısında, telaşlı çocukların sırt çantalarından sırtına yediği darbeyi hissetmedi bile. “Allah zihin açıklığı versin,” dedi gülerek. Sel gibi akan çocuk kalabalığına karışmadan evladı. Şimdi avucunun içindeki minik eli biraz daha sıktı. “Hadi koştur Erhan'ım koştur, geç kaldık...” Beş yaşındaki Erhan'la
Adını anmak güzeldi... Dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması. Adını anmak... Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel avuntularına sırt çevirip senden söz açmak... 'Güzeldi' li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi... Ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın mührüdür artık...
Reklam
Nasıl desem, oyuncaklar düş evreninin bir parçasıdır. Sever misin sirkleri? Hiçbir sirk gösterisini kaçırmam. Hayvan kokularını, müziği, özellikle çocukların gülüşlerini severim. On dört yaşına gelince bütün ilginçliğini yitirir insan, ilgilenmeye değmez artık. Kıllarıyla, amansız, dümenci bir hayvana dönüşür. On üç yaş mucizedir, düşüşten önceki o eşsiz incelik anı.
Sayfa 182Kitabı okudu
Pêşniyara pirtûkekî
Hilbijartina ciyê jidayîkbûnê ne di destê me de ye lê em dikarin li wê derê dûr bikevin.
"MAIN çok maço bir şirketti; 1971 yılında profesyonel konumda olan dört kadın vardı bünyesinde."
Yatışmayan duygulardır bizi yollara düşüren. Gitmeyi seçerken de o eşikteki sözü kaldırır dağıtırız zamana. Yeni söz arayışındadır çünkü bakışlarımız.
Reklam
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.